Doğduğumuzdan itibaren çeşitli hastalıklara karşı korunmak için tekraren aşı oluyoruz. Tıpkı aşı çeşidini aralıklarla niye tekrar yaptırmak zorunda olduğumuzu siz de merak etmişsinizdir. Covid-19 hastalığının ömrümüze girmesinden daha sonra aşılara olan ilginin arttığına da şahit olmuştuk. Pekala niye aşılar farklı yaş kümelerine farklı dozlarda veriliyor? Gelin bunun yanıtını birlikte inceleyelim!
Kaynak: https://health.howstuffworks.com/well…
Bağışıklık sistemi de tıpkı emeklemekten yürümeye geçmemiz üzere gelişim evreleri yaşıyor.
Yani bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı bedeni muhafazayı vakit içinde öğrendiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Covid-19 aşısında da olduğu üzere aşılar test edilirken farklı yaş kümelerine farklı dozlar uygulanıyor. bu biçimdece aşının koruyuculuğu artarken yan tesirler de azalıyor.
Bağışıklık sisteminin aslında ikili çalışan bir yapısı var. Bunlardan birincisi daha anne karnındayken edindiğimiz bağışıklık.
‘Pasif bağışıklık’ ismi verilen bu bağışıklığı, anne karnında plasenta yoluyla ve doğduktan daha sonra anne sütüyle bedenimize aldığımız antikorlar sağlıyor. Bu bağışıklığın olgunlaşması ise doğduktan daha sonra birkaç yılı buluyor.
Diğer taraftan ölene dek sahip olduğumuz “doğal bağışıklık” ismi verilen sistem, bizi her daim mikroplardan koruyor.
Bebeklerin pasif bağışıklığına karşılık doğal bağışıklık, öğrenmeye yahut adapte olmaya gereksinim duymuyor. Şayet bu sisteme sahip olarak doğmasaydık epeyce daha süratli hasta olur ve enfeksiyonlara karşı korunmasız kalırdık.
Doğal bağışıklığa geri dönersek bu sistem, deri ve mukoza zarlarında kendini gösteriyor.
bu biçimdece bedene ziyanlı olacak ya da yabancı organizmalar girdikleri anda etkisiz hale getiriliyorlar. Anlayacağınız doğal bağışıklık bedeninizin işgalcilere verdiği birinci tepki! ondan sonrasında buna pasif bağışıklık eklenerek çabayı güçlendiriyor. Pasif bağışıklık bu müddette boş durmuyor ve kendi antikorlarını üretmeye devam ediyor.
Antikorlar mikropları, virüsleri ve bakterileri bedenden atmaya yarayan protein tanecikleri aslında.
Bu tanecikler yabancı organizmaları tespit etmede ve onlarla çaba etmede çok yetenekliler! Bu sayede pasif bağışıklık, yeni çeşit ziyanlı organizmaları keşfetmekte ve uzun vakittir rastlanmamış olanları tanımada dert hayatıyor.
Yeni yürümeye başlayan bebekler için nasıl merdivenleri korunaklı hale getiriyorsak bağışıklık sistemi için de birebir şeyi yapmak koşul.
Bu da olağan olarak ki aşılarla mümkün! Bağışıklık sisteminiz daha evvel karşılaşmadığı bir organizmayı kovmayı bir biçimde başarabilir lakin enfeksiyon kapma riskiniz bu ihtimalden daha yüksek. Aşılar bu mümkünlüğü neredeyse ortadan kaldırarak bağışıklık sisteminizi virüs ve bakterilere karşı baştan hazır hale getiriyor.
Bağışıklık sistemi bedeni yabancı bir organizmaya karşı koruduktan daha sonra ‘hafıza hücresi’ de denilen uzun ömürlü akyuvarlar üretiyor.
Bu akyuvarlar sizi tehditlere karşı koruyacak olan antikorları üreten hücreler aslında. İşte aşılarla enjekte edilen ve antijen ismi verilen hasta etmeyecek dozdaki virüs ve bakteriler hafıza hücrelerinin oluşmasını sağlıyor. Bir hafıza hücresinin aktifleşmesi aşıdan yapıldıktan 10 gün daha sonra gerçekleşiyor.
Aşılarla bedeninize enjekte edilen antijenler ile bedeniniz antikor üretmeye başlıyor ve bağışıklık sisteminiz yeni tehdide aslına bakarsanız hazır olmuş oluyor.
www.flickr.com
Bir aşının tesirli olabilmesi bedeninizin ne kadar antikora yanıt verdiği ve aşının güvenilirliği ile gerçek orantılı. Bu yüzden uzmanlar, bağışıklık sisteminin hangi kısımlarının hangi yaş kümesinde faal çalıştığına dikkat etmek ve buna uygun dozu belirlemek zorunda.
Covid-19 aşısının üretimi sırasında testlerin bebekler, çocuklar, gençler ve yetişkinler halinde kümeler halinde yapılmasının sebebi de buydu.
Yeni doğan bebekler için tıpkı aşının birkaç ayda yenidenlandığını tahminen bilirsiniz. Bunun niçini bebeklerin pasif bağışıklıklarının unutkan ve laf dinlemez olmasından kaynaklı; tıpkı yürümeye çalışıp başarısız olmaları gibi! her neyse ki bu biçimdece bağışıklık sistemlerinin her bir kısmı her dozda güçleniyor ve düzgünleşiyor.
Bebeklikten 4 yıl daha sonra ve gençliğiniz boyunca, bağışıklık sistemi daha az unutkan hale geldiği üzere daha uyumlu çalışmaya başlıyor.
Aslında insanların hangi alerjilere sahip olduğunun bu devirlerde ortaya çıkması da tesadüf değil. Araştırmacılar, Covid-19 Pfizer aşısının birinci üç dozunda 5 ila 11 yaş ortası çocuklar ile 12 yaş daha sonrasının bağışıklıklarının benzeri yansılar verdiğini saptamıştı.
Aşı araştırmaları sırasında bilim insanları genelde 18 ila 55 yaş ortası insanları tercih ediyorlar.
Bunun niçini bu yaş kümesindekilerin bağışıklık sistemlerinin olgunlaşmış olması. Yetişkin bağışıklık sisteminin yansısı daha sağlam olduğu üzere aksilikleri da daha süratli bir biçimde ortaya çıkarıyor. bu biçimdece tabipler aşılar uygulandıktan daha sonra görülebilecek yan tesirlere karşı da hazırlıklı olmuş oluyor.
55 yaşından daha sonra ise bağışıklık sistemi bebeklikteki üzere unutkan ve zayıf haline geri dönmeye başlıyor.
her neyse ki yenidenlanan aşılar ile yaşlı insanların bedeni antikor bakımından tazeleniyor ve eskisi üzere vücudu muhafazaya devam ediyor. Bunu tüm hayatları boyunca yürümüş olan insanların yaşlanınca yürümek için dayanağa gereksinim duymalarına benzetebilirsiniz.
Peki fazla dozda aşı olmak ziyanlı mı?
elbet hayır. Ekstradan aşı olmanız, günlük ömrünüzde farkında olmadan maruz kaldığınız mikrop ve bakterilerden daha tehlikeli değil. Hatta bu durumda hangi organizmayı bedeninize aldığınızı ve bunun sizi koruyacak olduğunu biliyor oluyorsunuz.
Sonuçta aşılar bağışıklık sistemini mümkün tehditlere karşı muhafazada çok hayati bir ehemmiyet taşıyor.
Aynı biçimde farklı yaş kümelerinin farklı dozlarda aşı olması da antikorlardan en tesirli halde yarar sağlamak için elzem. bu biçimdece bedeniniz kuvvetli ve donanımlı bir bağışıklığa sahip olup virüs, bakteri ve mikroplardan sizi koruyabiliyor!
Bu husus hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Okumaya devam et...
Kaynak: https://health.howstuffworks.com/well…
Bağışıklık sistemi de tıpkı emeklemekten yürümeye geçmemiz üzere gelişim evreleri yaşıyor.
Yani bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı bedeni muhafazayı vakit içinde öğrendiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Covid-19 aşısında da olduğu üzere aşılar test edilirken farklı yaş kümelerine farklı dozlar uygulanıyor. bu biçimdece aşının koruyuculuğu artarken yan tesirler de azalıyor.
Bağışıklık sisteminin aslında ikili çalışan bir yapısı var. Bunlardan birincisi daha anne karnındayken edindiğimiz bağışıklık.
‘Pasif bağışıklık’ ismi verilen bu bağışıklığı, anne karnında plasenta yoluyla ve doğduktan daha sonra anne sütüyle bedenimize aldığımız antikorlar sağlıyor. Bu bağışıklığın olgunlaşması ise doğduktan daha sonra birkaç yılı buluyor.
Diğer taraftan ölene dek sahip olduğumuz “doğal bağışıklık” ismi verilen sistem, bizi her daim mikroplardan koruyor.
Bebeklerin pasif bağışıklığına karşılık doğal bağışıklık, öğrenmeye yahut adapte olmaya gereksinim duymuyor. Şayet bu sisteme sahip olarak doğmasaydık epeyce daha süratli hasta olur ve enfeksiyonlara karşı korunmasız kalırdık.
Doğal bağışıklığa geri dönersek bu sistem, deri ve mukoza zarlarında kendini gösteriyor.
bu biçimdece bedene ziyanlı olacak ya da yabancı organizmalar girdikleri anda etkisiz hale getiriliyorlar. Anlayacağınız doğal bağışıklık bedeninizin işgalcilere verdiği birinci tepki! ondan sonrasında buna pasif bağışıklık eklenerek çabayı güçlendiriyor. Pasif bağışıklık bu müddette boş durmuyor ve kendi antikorlarını üretmeye devam ediyor.
Antikorlar mikropları, virüsleri ve bakterileri bedenden atmaya yarayan protein tanecikleri aslında.
Bu tanecikler yabancı organizmaları tespit etmede ve onlarla çaba etmede çok yetenekliler! Bu sayede pasif bağışıklık, yeni çeşit ziyanlı organizmaları keşfetmekte ve uzun vakittir rastlanmamış olanları tanımada dert hayatıyor.
Yeni yürümeye başlayan bebekler için nasıl merdivenleri korunaklı hale getiriyorsak bağışıklık sistemi için de birebir şeyi yapmak koşul.
Bu da olağan olarak ki aşılarla mümkün! Bağışıklık sisteminiz daha evvel karşılaşmadığı bir organizmayı kovmayı bir biçimde başarabilir lakin enfeksiyon kapma riskiniz bu ihtimalden daha yüksek. Aşılar bu mümkünlüğü neredeyse ortadan kaldırarak bağışıklık sisteminizi virüs ve bakterilere karşı baştan hazır hale getiriyor.
Bağışıklık sistemi bedeni yabancı bir organizmaya karşı koruduktan daha sonra ‘hafıza hücresi’ de denilen uzun ömürlü akyuvarlar üretiyor.
Bu akyuvarlar sizi tehditlere karşı koruyacak olan antikorları üreten hücreler aslında. İşte aşılarla enjekte edilen ve antijen ismi verilen hasta etmeyecek dozdaki virüs ve bakteriler hafıza hücrelerinin oluşmasını sağlıyor. Bir hafıza hücresinin aktifleşmesi aşıdan yapıldıktan 10 gün daha sonra gerçekleşiyor.
Aşılarla bedeninize enjekte edilen antijenler ile bedeniniz antikor üretmeye başlıyor ve bağışıklık sisteminiz yeni tehdide aslına bakarsanız hazır olmuş oluyor.
www.flickr.com
Bir aşının tesirli olabilmesi bedeninizin ne kadar antikora yanıt verdiği ve aşının güvenilirliği ile gerçek orantılı. Bu yüzden uzmanlar, bağışıklık sisteminin hangi kısımlarının hangi yaş kümesinde faal çalıştığına dikkat etmek ve buna uygun dozu belirlemek zorunda.
Covid-19 aşısının üretimi sırasında testlerin bebekler, çocuklar, gençler ve yetişkinler halinde kümeler halinde yapılmasının sebebi de buydu.
Yeni doğan bebekler için tıpkı aşının birkaç ayda yenidenlandığını tahminen bilirsiniz. Bunun niçini bebeklerin pasif bağışıklıklarının unutkan ve laf dinlemez olmasından kaynaklı; tıpkı yürümeye çalışıp başarısız olmaları gibi! her neyse ki bu biçimdece bağışıklık sistemlerinin her bir kısmı her dozda güçleniyor ve düzgünleşiyor.
Bebeklikten 4 yıl daha sonra ve gençliğiniz boyunca, bağışıklık sistemi daha az unutkan hale geldiği üzere daha uyumlu çalışmaya başlıyor.
Aslında insanların hangi alerjilere sahip olduğunun bu devirlerde ortaya çıkması da tesadüf değil. Araştırmacılar, Covid-19 Pfizer aşısının birinci üç dozunda 5 ila 11 yaş ortası çocuklar ile 12 yaş daha sonrasının bağışıklıklarının benzeri yansılar verdiğini saptamıştı.
Aşı araştırmaları sırasında bilim insanları genelde 18 ila 55 yaş ortası insanları tercih ediyorlar.
Bunun niçini bu yaş kümesindekilerin bağışıklık sistemlerinin olgunlaşmış olması. Yetişkin bağışıklık sisteminin yansısı daha sağlam olduğu üzere aksilikleri da daha süratli bir biçimde ortaya çıkarıyor. bu biçimdece tabipler aşılar uygulandıktan daha sonra görülebilecek yan tesirlere karşı da hazırlıklı olmuş oluyor.
55 yaşından daha sonra ise bağışıklık sistemi bebeklikteki üzere unutkan ve zayıf haline geri dönmeye başlıyor.
her neyse ki yenidenlanan aşılar ile yaşlı insanların bedeni antikor bakımından tazeleniyor ve eskisi üzere vücudu muhafazaya devam ediyor. Bunu tüm hayatları boyunca yürümüş olan insanların yaşlanınca yürümek için dayanağa gereksinim duymalarına benzetebilirsiniz.
Peki fazla dozda aşı olmak ziyanlı mı?
elbet hayır. Ekstradan aşı olmanız, günlük ömrünüzde farkında olmadan maruz kaldığınız mikrop ve bakterilerden daha tehlikeli değil. Hatta bu durumda hangi organizmayı bedeninize aldığınızı ve bunun sizi koruyacak olduğunu biliyor oluyorsunuz.
Sonuçta aşılar bağışıklık sistemini mümkün tehditlere karşı muhafazada çok hayati bir ehemmiyet taşıyor.
Aynı biçimde farklı yaş kümelerinin farklı dozlarda aşı olması da antikorlardan en tesirli halde yarar sağlamak için elzem. bu biçimdece bedeniniz kuvvetli ve donanımlı bir bağışıklığa sahip olup virüs, bakteri ve mikroplardan sizi koruyabiliyor!
Bu husus hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Okumaya devam et...