Sitemizin hiçbir kişi, kurum yada kuruluş ile bağlantısı bulunmamaktadır. Bağımsız olarak sosyal etkileşim kurabileceğiniz yurtdışı kültür etkinliklerini tartıştığımız forum sitesidir.

Çöpçü balığı kaç TL ?

Ceren

New member
Çöpçü Balığı Kaç TL? — Bir Akvaryumdan Toplumsal Yapıya Bakış

Forumdaki herkese merhaba. Dün akvaryumcumda “çöpçü balığı” fiyatlarını sorarken — 15 TL’den 80 TL’ye kadar değiştiğini duyunca — fark ettim ki mesele sadece bir balığın fiyatı değil. Aslında bu küçük, dipte yaşayan canlı, toplumun alt katmanlarında kalan ama sistemin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bireyleri hatırlatıyor. Çöpçü balığı, suyu temizler ama genellikle en az ilgi gören, en az değer biçilen balıktır. Tıpkı görünmez emeklerin toplumlarda aldığı yer gibi.

Toplumsal Cinsiyet: Görünmez Emeğin Akvaryumdaki Yansıması

Toplumsal cinsiyet rolleri uzun zamandır, kimin “temizlik işlerini” yapacağı, kimin “görünmez emeği” üstleneceği konusunda keskin sınırlar çizdi. Kadınlar tarih boyunca, evin ve toplumun “dip temizliğini” yaparken, tıpkı çöpçü balıkları gibi sessiz ama yaşamsal bir rol oynadılar. Feminist teorisyen Arlie Hochschild’in “duygusal emek” kavramı bunu açıklar: Kadınlar yalnızca fiziksel değil, duygusal temizlik de yapar — huzuru, düzeni ve empatiyi korurlar. Ancak bu emek, tıpkı akvaryumdaki dip balığının sessizce süpürdüğü yosunlar gibi, çoğu zaman fark edilmez.

Erkeklerin bu yapıda konumuysa son yıllarda dönüşüyor. Yeni kuşak erkekler, “yardım eden” değil, “paylaşan” bireyler olmanın önemini fark ediyor. Ev içi sorumluluklar ve bakım emeği üzerine yapılan araştırmalar (örneğin 2022’de Avrupa Sosyoloji Derneği raporu), erkeklerin toplumsal eşitlik bilinci arttıkça aile içi mutluluk düzeyinin de yükseldiğini gösteriyor. Ancak bu dönüşüm, hâlâ sistemin köklü normlarıyla çelişiyor. Tıpkı çöpçü balığının akvaryumda düzen kurarken, süs balıklarının parıltısı arasında görünmez kalması gibi.

Sınıf Meselesi: Akvaryumun Katmanları

Bir akvaryumda çöpçü balığı ne kadar ucuzsa, toplumda alt sınıfların emeği de o kadar değersizleştiriliyor. “Çöpçü” ifadesi bile, temizlik yapan ama saygı görmeyen emek biçimlerine dair dilsel bir ipucu taşıyor. Pierre Bourdieu’nun sınıf ve kültürel sermaye kavramları bu noktada aydınlatıcı: Üst sınıflar, “temiz” ve “gösterişli” işler üzerinden statü kazanırken, alt sınıflar sistemin devamlılığını sağlayan “görünmeyen” işleri yürütür.

Pandemi döneminde bu eşitsizlik çıplak şekilde görüldü. Market çalışanları, kuryeler, temizlik işçileri — hepsi toplumsal çöpçü balıkları gibiydi. Hayatı temiz ve sürdürülebilir tutan bu insanlar, alkışlarla ödüllendirilse de maddi karşılık bulamadı. Sınıf farkı, tıpkı akvaryumdaki camın arkasındaki farklı yaşam koşulları gibi, görünmez ama serttir.

Irk ve Temsiliyet: Hangi Balık Camın Önünde?

Irk, çoğu zaman sınıfla ve cinsiyetle kesişen bir eksen oluşturur. Özellikle Batı toplumlarında “temizlik”, “bakım” veya “hizmet” alanlarında göçmen kadınların yoğunluğu bu durumu açıkça ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Kadın Örgütü (UN Women) verilerine göre, Avrupa’da ev içi bakım işçilerinin %76’sı göçmen kadınlardan oluşuyor. Onlar, tıpkı akvaryumun dibinde dolaşan çöpçü balıkları gibi, sistemin görünmez yükünü sırtlıyorlar.

Ancak bu durum yalnızca ekonomik değil, kültürel bir dışlanma da yaratıyor. Ana akım medyada veya sosyal yaşamda, bu kişilerin deneyimleri genellikle “yardımcı” rollere indirgeniyor. Irkçılık, görünmez emeğin “normalleşmiş” bir formuna dönüşüyor. Akvaryumun camına yansıyan ışık, yalnızca bazı balıkları parlatıyor.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımları: Denge Kurmak Mümkün mü?

Toplumda erkeklerin bu yapıya müdahalesi genellikle “koruma” veya “rehberlik” rolüyle sınırlı kalıyor. Ancak günümüzde birçok erkek, bu kalıbı kırarak aktif dayanışma biçimlerine yöneliyor. Örneğin erkeklerin bakım emeğine katılımını artıran “HeForShe” gibi küresel kampanyalar, çözümü sadece destek değil, dönüşüm olarak tanımlıyor. Bazı erkekler ise bu süreci bireysel düzeyde deneyimliyor: partnerleriyle eşit ev içi sorumluluk paylaşımı, ebeveynlik rollerinin yeniden tanımlanması gibi adımlar, toplumsal akvaryumun dengesini değiştirebilir.

Yine de burada dikkat edilmesi gereken, erkeklerin “kahraman” pozisyonuna yerleştirilmemesi. Çünkü amaç, bir grubun diğerine yardım etmesi değil; sistemin yeniden yapılanması. Yani suyun her katmanında oksijenin eşit dağılması.

Kadınların Deneyimi: Empati, Direnç ve Sessiz Dayanışma

Kadınların bu süreçteki deneyimi çeşitlidir. Kimi kadınlar, ekonomik bağımsızlıkla görünmez emeği görünür kılarken, kimileri hâlâ ataerkil normların baskısıyla mücadele eder. Feminist akademisyen Silvia Federici, “emek değerinin ölçüsüzlüğü” kavramıyla, kadınların emeğinin piyasa dışı bırakılmasının sistematik bir sömürü biçimi olduğunu vurgular. Bu, yalnızca ekonomik değil, varoluşsal bir meseledir.

Kadınların deneyimleri yalnızca mağduriyet üzerinden okunmamalı. Pek çok kadın, dayanışma ağlarıyla, sosyal medya kampanyalarıyla veya yerel örgütlenmelerle toplumsal dönüşümün öncülüğünü üstleniyor. Çöpçü balıkları gibi dipte dolaşsalar da, suyun en temiz kısmını onlar yaratıyor.

Tartışmaya Açık Sorular

– Bir balığın fiyatına verdiğimiz değer, insan emeğine verdiğimiz değerle nasıl benzeşiyor?

– Toplumda “temizlik”, “bakım”, “hizmet” gibi işlerin kadınlara veya alt sınıflara ait olduğu algısını nasıl dönüştürebiliriz?

– Erkekler, sistemin yükünü eşitlemede nasıl bir rol üstlenebilir?

– Irk ve sınıfın kesişiminde görünmez kalan bireylerin hikâyelerini daha görünür kılmak için hangi araçlara sahibiz?

Sonuç: Akvaryumu Yeniden Kurmak

“Çöpçü balığı kaç TL?” sorusu, ilk bakışta ekonomik bir merak gibi görünse de, aslında toplumsal yapının derin bir metaforudur. Cinsiyet, ırk ve sınıf ekseninde şekillenen bu yapı, kimin suyun yüzeyinde parladığını, kimin dipte temizlik yaptığını belirler. Gerçek eşitlik, sadece balıkların değil, suyun da adil şekilde paylaşılmasıyla mümkündür.

Toplumsal dönüşüm, akvaryumu yeniden düzenlemekten ibaret değil; suyun rengini, camın kalınlığını ve ışığın yönünü değiştirmeyi gerektirir. Çünkü bazı balıklar ışığı hak etmiyor değil — sadece biz o ışığı yanlış yere tutuyoruz.
 
Üst