Sitemizin hiçbir kişi, kurum yada kuruluş ile bağlantısı bulunmamaktadır. Bağımsız olarak sosyal etkileşim kurabileceğiniz yurtdışı kültür etkinliklerini tartıştığımız forum sitesidir.

İstiklal Marşı hangi aruz kalıbıyla yazılmıştır ?

Duru

New member
İstiklal Marşı'nın Aruz Kalıbı: Toplumsal Yapılar ve Edebiyatın Derin Bağlantıları

İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olarak kabul edilen, güçlü bir anlam yüklü metinlerden biridir. Ancak, sadece içeriğiyle değil, aynı zamanda biçimiyle de dikkat çeker. Marşın yazıldığı aruz kalıbı, Türk edebiyatının önemli bir yönünü yansıtır ve aynı zamanda toplumsal yapılarla, eşitsizliklerle ve toplumsal normlarla derin bir ilişki içindedir. Bu yazıda, İstiklal Marşı’nın aruz kalıbını, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörlerle ilişkilendirerek, hem biçimsel hem de içeriği açısından derinlemesine bir analiz yapacağız.

Aruz Kalıbı: Form ve İçerik Arasındaki Bağlantı

İstiklal Marşı, Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış ve 1921 yılında kabul edilmiştir. Marş, aruz ölçüsünün "failatün failatün failatün failün" kalıbıyla yazılmıştır. Aruz, Türk şiir geleneğinde çok eski zamanlardan beri kullanılan bir ölçüdür. Bu ölçü, Osmanlı döneminde özellikle Divan şiirinde tercih edilen bir biçim olup, sesin ve anlamın bir araya gelerek anlamlı bir bütün oluşturmasını sağlar. Aruzun belirli bir ritmik yapısı vardır ve bu yapı, anlamın güçlü bir şekilde vurgulanmasında etkili olur.

Aruz kalıbı, aynı zamanda dönemin sosyal yapısını ve kültürel normlarını da yansıtır. Aruz, bir yandan şairin dilsel yeteneğini ve edebi değerini ön plana çıkarırken, diğer yandan geleneksel ve klasik bir şair kimliğini de biçimsel olarak inşa eder. Bu, toplumda derin bir saygı gören bir edebiyat geleneğinin izlerini taşır. Ancak, aruz ölçüsünün dayandığı bu geleneksel yapılar, aynı zamanda sınıf ayrımlarını ve toplumsal normları da yansıtır.

Kadınların ve Erkeklerin Perspektifinden: Toplumsal Cinsiyetin Rolü

İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemde, Türk toplumu geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine sıkı sıkıya bağlıydı. Kadınlar, toplumsal yapılar içinde genellikle ikincil bir konumda yer alırken, erkekler ise toplumsal ve siyasi yaşamın merkezinde bulunuyordu. Bu eşitsizlik, edebiyatın ve kültürün her alanında etkisini gösteriyordu. Aruz kalıbı gibi klasik bir formda yazılan bir marş, erkeklerin hakim olduğu bir edebiyat geleneğinin devamıdır. Kadınların seslerinin genellikle duyulmadığı bir toplumda, edebiyatın klasik formlarına sıkı sıkıya bağlı kalmak, toplumsal cinsiyetin sınırlı temsilini ve erkek egemen toplum yapısını güçlendiren bir unsur olmuştur.

İstiklal Marşı'nın içeriğinde yer alan milliyetçilik ve bağımsızlık temasına, toplumsal cinsiyetin nasıl bir yansıması olduğu konusunda derinlemesine düşünmek önemlidir. Erkeklerin çözüm odaklı bakış açıları, marşın kendisinde de görülebilir. Ersoy'un kaleme aldığı şiir, bir halkın direnişini ve zaferini kutlarken, aynı zamanda erkeklerin tarihsel olarak ön planda olduğu bir mücadeleyi yüceltiyor. Bu, toplumsal cinsiyet normlarının marşa nasıl etki ettiğini gösteren önemli bir örnektir.

Kadınlar içinse, bu dönemde bağımsızlık mücadelesinin bir parçası olma fikri genellikle "evin sınırları" içinde sınırlıydı. Ancak, bu, kadınların direnişe katılmadığı anlamına gelmez. Toplumsal cinsiyet normlarına rağmen, kadınlar da mücadeleye katılmış ve önemli roller üstlenmişlerdir. Ersoy’un şiirinde kadınlara dair doğrudan bir ifade olmamakla birlikte, bu durum, dönemin kadınlarının seslerinin hâlâ toplumda genellikle göz ardı edildiği bir gerçeği yansıtır.

Irk ve Sınıf Eşitsizliği: Edebiyat ve Toplumsal Yapılar

İstiklal Marşı, aynı zamanda ırk ve sınıf eşitsizliklerinin de derinden etkilediği bir dönemde yazılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın kahramanları, özellikle köylüler ve işçiler gibi alt sınıflardan geliyordu. Ancak, bu kahramanlık öyküsünde, üst sınıfların ve aydınların katkıları daha fazla öne çıkmıştır. İstiklal Marşı, toplumun büyük bir kesiminin mücadeledeki rolünü yücelten bir metin olarak okunabilir, ancak bu aynı zamanda alt sınıfların, ırksal azınlıkların ve daha geniş toplumsal kesimlerin mücadelesinin genellikle göz ardı edilmesinin bir yansımasıdır.

Aruz kalıbı, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun edebi geleneğini ve üst sınıfların edebiyatla olan ilişkisini sürdürür. Bu form, halkın daha basit ve anlaşılır diline ulaşmaz. Türk halkı, genellikle halk edebiyatının halk arasında en yaygın olan biçimlerini tercih ederdi. Fakat, bu geleneksel aruz kalıbı, özellikle toplumun üst sınıfına mensup olan aydınlar ve şairler tarafından benimsenmiş bir formdur. Bu da, ırk ve sınıf temalarındaki eşitsizlikleri edebiyat aracılığıyla yeniden üreten bir yapıdır.

Edebiyatın Gücü ve Değişim Potansiyeli

İstiklal Marşı'nın aruz kalıbı ve içeriği, toplumsal yapıların nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olur. Ancak, bu marşın hala günümüzde nasıl algılandığı, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf arasındaki ilişkilere dair düşündürücü soruları da gündeme getirir. Bugün, toplumsal cinsiyet eşitliği, ırkçılık ve sınıf ayrımcılığına karşı mücadele, hala devam etmektedir. Edebiyat, bu mücadeleyi yansıtmak ve şekillendirmek için güçlü bir araçtır.

Düşündürücü Soru: İstiklal Marşı’ndaki aruz kalıbı ve içeriği, bugün toplumsal eşitsizliklere karşı nasıl bir araç haline getirilebilir? Edebiyat, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf eşitsizliklerine dair daha kapsayıcı bir dil geliştirmek için nasıl kullanılabilir?
 
Üst