Sitemizin hiçbir kişi, kurum yada kuruluş ile bağlantısı bulunmamaktadır. Bağımsız olarak sosyal etkileşim kurabileceğiniz yurtdışı kültür etkinliklerini tartıştığımız forum sitesidir.

Mutlakiyetçi Ne Demek ?

Ceren

New member
\Mutlakiyetçi Nedir?\

Mutlakiyetçi, belirli bir siyasal düşünce veya yönetim biçimini tanımlar. Bu terim, bir hükümetin veya yönetim biçiminin, tüm yetkilerini tek bir kişinin ya da küçük bir grubun elinde toplayarak, herhangi bir denetim ve karşıt görüşün ortaya çıkmasını engelleyen bir anlayışa işaret eder. Mutlakiyetçilik, genel olarak despotizmin ve otoriter yönetimlerin bir özelliği olarak kabul edilir. Bu yönetim biçiminde, halkın görüşleri, devletin yönetim şekli üzerinde neredeyse hiçbir etkiye sahip olamaz. Tarih boyunca mutlakiyetçilik, monarşi gibi yönetim biçimlerinin temelinde yer almıştır.

\Mutlakiyetçilik ve Monarşi İlişkisi\

Mutlakiyetçilik, özellikle mutlak monarşi ile ilişkilendirilir. Mutlak monarşi, bir hükümdarın, genellikle doğrudan tanrı tarafından atandığı iddia edilen, sınırsız güçlere sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Bu tür bir monarşide, hükümdar her türlü yasayı çıkarabilir, meclis veya halk tarafından herhangi bir denetim olmaksızın devletin politikalarını belirler. Mutlak monarşilerin en belirgin örneklerinden biri, Fransa Kralı XIV. Louis'dir. Louis, "Devlet benim" (L'État, c'est moi) sözüyle, mutlakiyetçi anlayışının en açık temsilcisi olmuştur.

\Mutlakiyetçilik ve Demokrasi Arasındaki Farklar\

Demokrasi, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimidir. Halk, temsilciler aracılığıyla veya doğrudan katılım yoluyla karar alma süreçlerine etki eder. Bu, mutlakiyetçilikle zıt bir anlayıştır çünkü mutlakiyetçi yönetimlerde halkın veya toplumun görüşü ve etkisi yoktur. Demokrasi, şeffaflık, çoğulculuk ve bireysel özgürlüklerin korunması gibi temel değerlere dayanırken; mutlakiyetçilik, genellikle merkeziyetçi, hiyerarşik ve bireysel özgürlükleri kısıtlayan bir yönetim anlayışını savunur.

Bir başka fark ise denetim mekanizmalarıyla ilgilidir. Demokrasilerde, yasama, yürütme ve yargı gibi ayrı organlar arasında bir denetim ve denge mekanizması bulunur. Bu, gücün tek elde toplanmaması için gereklidir. Mutlakiyetçilikte ise, bu denetim mekanizmaları ya yoktur ya da son derece zayıftır. Hükümdar veya hükümet, devletin tüm işleyişine hakimdir.

\Mutlakiyetçi Yönetimlerin Tarihsel Gelişimi\

Mutlakiyetçilik, tarihsel olarak, monarşilerin ve feodal yapının zayıfladığı dönemde ortaya çıkmıştır. Orta Çağ’ın sonlarına doğru, özellikle Avrupa'da, krallar ve hükümdarlar daha fazla güç elde etmeye başlamışlardır. Bu süreç, Rönesans dönemi ile birlikte hız kazanmış ve devletin merkeziyetçi yapısı güçlenmiştir. Feodal sistemin sona ermesi, kralların gücünü artırmış ve mutlakiyetçi yönetimlerin temelleri atılmıştır.

Özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa'da, mutlakiyetçi monarşilerin en güçlü örneklerine rastlanır. Fransa'dan Rusya'ya, Prusya'dan Osmanlı'ya kadar birçok ülkede, monarklar mutlakiyetçi yönetim anlayışını benimsemiştir. Bu dönemde, devletin tüm yetkileri hükümdarın elinde toplanmış ve halkın katılımı sınırlı hale gelmiştir. Ancak, 18. yüzyılın sonlarına doğru, Aydınlanma Çağı ve Fransız Devrimi gibi olaylar, mutlakiyetçiliğin sonunu işaret etmeye başlamıştır.

\Mutlakiyetçilik ve Modern Otoriter Yönetimler\

Günümüzde, mutlakiyetçilik doğrudan bir yönetim biçimi olarak pek fazla görülmemekle birlikte, bazı modern otoriter yönetimler mutlakiyetçi düşüncelerle şekillendirilmiş olabilir. Bu tür yönetimlerde, devletin tüm kontrolü merkezi bir güçte toplanır ve karşıt görüşlerin varlığı engellenir. Modern otoriter yönetimler, halkın özgürlüklerini sınırlayarak, liderlerin veya parti liderlerinin sınırsız bir güçle yönetmesini sağlar. Ancak bu, klasik anlamda bir mutlakiyetçilikten farklıdır çünkü genellikle sözde bir meclis veya anayasa bulunur, ancak bu organlar genellikle sembolik ve etkin değildir.

\Mutlakiyetçilik ve İnsan Hakları İlişkisi\

Mutlakiyetçi yönetimlerin en eleştirilen yönlerinden biri, bireysel özgürlükleri ve insan haklarını ihlal etmeleridir. Mutlakiyetçi yönetimlerde, halkın hakları genellikle hükümdarın insafına bırakılır. Bu, sıkça totaliter bir rejimle örtüşür. İnsanların ifade özgürlüğü, toplanma hakkı ve diğer temel hakları genellikle kısıtlanır. Hükümdar ya da yönetici, halkın istekleri ve hakları ile ilgili kararlar alırken herhangi bir denetimden veya sorumluluktan muaf olur.

Tarihsel olarak, mutlakiyetçi yönetimler, halkın temel özgürlüklerini ihlal eden, bastırıcı yöntemlerle güçlerini sürdürmeye çalışmıştır. Bu durum, özellikle yönetimin güvenliğini tehdit eden unsurların yok edilmesi amacıyla uygulanır. Örneğin, siyasi muhalefet, basın özgürlüğü ve bağımsız yargı gibi kavramlar, mutlakiyetçi yönetimlerin temel düşmanlarıdır.

\Mutlakiyetçilikten Günümüze Yansıyan Etkiler\

Mutlakiyetçilik, günümüz dünyasında pek yaygın olmasa da, tarihsel anlamda etkileri devam etmektedir. Geçmişteki mutlakiyetçi monarşiler, günümüzdeki bazı otoriter yönetim biçimlerine ilham vermiştir. Ayrıca, mutlakiyetçi yönetimlerin düşüşü, demokrasinin gelişmesine zemin hazırlamıştır. Fransız Devrimi, Aydınlanma felsefesi ve diğer devrimsel hareketler, mutlakiyetçi yönetimlerin yerini daha katılımcı, özgürlükçü yönetim biçimlerine bırakmasını sağlamıştır.

\Sonuç\

Mutlakiyetçilik, tek bir kişinin veya bir grubun sınırsız güce sahip olduğu, halkın ve diğer denetim mekanizmalarının etkisinin olmadığı bir yönetim biçimidir. Tarihsel olarak, monarşilerle ilişkilendirilen bu yönetim biçimi, modern dünyada pek yaygın olmasa da, otoriter yönetimlerin bir biçimi olarak varlığını sürdürmektedir. Mutlakiyetçi yönetimler, genellikle halkın haklarını ihlal eder ve bireysel özgürlükleri kısıtlar. Bununla birlikte, mutlakiyetçilikten elde edilen dersler, demokratik yönetimlerin güç kazanmasına ve bireysel hakların korunmasına yardımcı olmuştur.
 
Üst