Kanser yahut ender hastalıklara yakalanmış yüzlerce kişi, SGK’nın uygulaması niçiniyle sözün tam manasıyla hayati ehemmiyete sahip ilaçlarına en az iki ay ulaşamıyor. Mahkeme kararlarını tanımayan SGK lakin Anayasa Mahkemesi zoruyla ilacın parasını ödüyor.
A.B. 58 yaşında. Yaklaşık 40 yıllık şiddetli çalışma hayatının sonunda emekli oldu. Huzurlu bir hayatın hayallerini kurarken tabibinin verdiği acı haberle yıkıldı.
Kanserdi. Çabucak tedaviye başlanması gerekiyordu. Lakin büyük bir meseleyle karşı karşıyaydı. Reçetesindeki ilaç, öteki ilaçlar üzere eczanelerde satılmıyordu. Yurtharicinden tedarik edilmesi gerekiyordu.
İkinci ve daha büyük sorun, SGK ilacın parasını peşin ödemiyordu. İlaç parasını kendi ödeyecek, yurtharicinden getirtecek, kutusunu SGK’ya gdolayıp teslim edecek lakin bu biçimde parasını alabilecekti.
İşte burda epeyce daha kritik bir sorun yüksek bir duvar üzere yolunu kesiyordu. İlaç fazlaca kıymetliydi ve karşılaması asla mümkün değildi. Hem bir sefer alması yetmiyordu. Tekraren alınacaktı.
YÜZLERCE HASTA BİREBİR DURUMDA
A.B.’nin kıssası yalnızca bir örnek. Birebir durumda birden fazla kanser ve bir kısmı az hastalıklara yakalanmış yüzlerce insan tıpkı durumda. Ölümcül bir hastalığın pençesine düşmüş bu beşerler, en temel hakları olan tedavi için kuvvetli bir yargı süreciyle de uğraşmak zorunda kalıyor.
Yazılan dilekçeler, birinci derece mahkemeleri, temyiz süreci, SGK’nın mahkeme sonucuna karşın parayı ödememesi, uzattığı bürokratik süreçler ve son basamakta Anayasa Mahkemesi derken en az 2-3 ay kaybediliyor. En şanslı olanlar en az iki ay ilaca ulaşamıyor.
İki ay birinci bakışta Türkiye’de yargı sistemi için epey süratli görünse de bu mühlet hastalıkların seyri için hayli uzun. Birçoklarının hastalığı bu süreçte süratle ilerliyor hatta vefatla burun buruna gelebiliyor.
ANAYASA MAHKEMESİ HEPSİNDE ÖDENMESİNİ SAĞLADI
Tüm bu süreci benzeri durumda fazlaca sayıda hastanın vekilliğini üstüne alan Avukat Ali Samsum şu biçimde özetledi:
Anayasa Mahkemesi, Pazartesi günü bu bahiste peş peşe onlarca sonucu birden kamuoyuna deklare etti. Yüksek mahkeme ferdî müracaatlarda, önlem sonucu alarak o hastanın ilacının parasının ödenmesini sağlıyor lakin son sonucunda, bundan daha sonra yaşanacak olaylar için kökten bir tahlil olacak sonucu vermiyor.
Yüksek Mahkeme şu kararı kuruyor:
“Maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiğine ait tezin müracaat yollarının tüketilmemesi niçiniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA oy birliğiyle karar verildi.”
Avukat Samsum AYM’nin verdiği karara ait şu yorumu yapıyor:
“Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’ne önlem talebiyle yaptığımız tüm müracaatlarda yüksek mahkeme önlem taleplerini kabul etti ve ilaç bedellerinin direkt ilacı ithal edecek kuruluşa ödenmesi gerektiğine karar verdi. Onlarca hasta bu önlem kararları yardımıyla gecikmeli de olsa ilacına erişebildi.
Öte yandan bilhassa talep etmiş olmamıza karşın pilot karar adabı işletilerek bu yapısal sorunu kökünden çözecek, sorunun kaynağını ortadan kaldıracak bir karar verilmesi gerekirken Anayasa Mahkemesi’nce tüm bu müracaatlarda ihlal sonucu verilmemesi tercih edilmiştir. bu biçimde olunca SGK mahkeme kararlarının varlığına karşın birebir durumdaki hastaların acil ilaçlarına erişimini engellemeye devam edecek ve biz ise bundan daha sonra da bu konuda AYM’ye başvurmaya devam edeceğiz. Muhakkak bir yapısal problemden kaynaklandığı açık olan bu insan hakklı ihlalinin kabul edilemez bulunmasını en hayli bu niçinle isabetli bulmuyorum.”
Okumaya devam et...
A.B. 58 yaşında. Yaklaşık 40 yıllık şiddetli çalışma hayatının sonunda emekli oldu. Huzurlu bir hayatın hayallerini kurarken tabibinin verdiği acı haberle yıkıldı.
Kanserdi. Çabucak tedaviye başlanması gerekiyordu. Lakin büyük bir meseleyle karşı karşıyaydı. Reçetesindeki ilaç, öteki ilaçlar üzere eczanelerde satılmıyordu. Yurtharicinden tedarik edilmesi gerekiyordu.
İkinci ve daha büyük sorun, SGK ilacın parasını peşin ödemiyordu. İlaç parasını kendi ödeyecek, yurtharicinden getirtecek, kutusunu SGK’ya gdolayıp teslim edecek lakin bu biçimde parasını alabilecekti.
İşte burda epeyce daha kritik bir sorun yüksek bir duvar üzere yolunu kesiyordu. İlaç fazlaca kıymetliydi ve karşılaması asla mümkün değildi. Hem bir sefer alması yetmiyordu. Tekraren alınacaktı.
YÜZLERCE HASTA BİREBİR DURUMDA
A.B.’nin kıssası yalnızca bir örnek. Birebir durumda birden fazla kanser ve bir kısmı az hastalıklara yakalanmış yüzlerce insan tıpkı durumda. Ölümcül bir hastalığın pençesine düşmüş bu beşerler, en temel hakları olan tedavi için kuvvetli bir yargı süreciyle de uğraşmak zorunda kalıyor.
Yazılan dilekçeler, birinci derece mahkemeleri, temyiz süreci, SGK’nın mahkeme sonucuna karşın parayı ödememesi, uzattığı bürokratik süreçler ve son basamakta Anayasa Mahkemesi derken en az 2-3 ay kaybediliyor. En şanslı olanlar en az iki ay ilaca ulaşamıyor.
İki ay birinci bakışta Türkiye’de yargı sistemi için epey süratli görünse de bu mühlet hastalıkların seyri için hayli uzun. Birçoklarının hastalığı bu süreçte süratle ilerliyor hatta vefatla burun buruna gelebiliyor.
ANAYASA MAHKEMESİ HEPSİNDE ÖDENMESİNİ SAĞLADI
Tüm bu süreci benzeri durumda fazlaca sayıda hastanın vekilliğini üstüne alan Avukat Ali Samsum şu biçimde özetledi:
- Doktor ilacı reçeteye yazıyor.
- Şayet o ilacın parası SGK tarafınca ödenmiyorsa, tabip Sıhhat Bakanlığı’na bu ilacın kullanmasına onay verilmesi için başvuruyor.
- Her hasta için bu müracaat yapılıyor ve Bakanlıktan onay alınıyor. Bu yaklaşık 2 hafta sürüyor.
- Bu onaya bağlı olarak biz SGK’ya ilacın bedelinin ödenmesi için dava açıyoruz
- Mahkeme bunu kabul ediyor. Mahkeme sonucu 1 haftayla 1 ay içinde çıkıyor.
- Mahkeme sonucuyla SGK’ya gidiyoruz. İlacımızın bedelini ödemesini istiyoruz. Yaklaşık bir hafta da SGK’daki süreç sürüyor.
- daha sonra Anayasa Mahkemesi süreci başlıyor. AYM yaklaşık bir ayda önlem sonucu çıkarıyor ve SGK artık ilacın bedelini peşin ödemek zorunda kalıyor.
- Yani nereden baksanız 2-3 ay süren bir müddetç. 2 aydan evvel tamamlanması imkansız. Yani hayati tehlikesi bulunan bir hasta 2 ay boyunca ilacına ulaşamıyor.
- Birden fazla vakit hastalar son evreye girmiş oluyor. birtakım bazı beyne, kemiğe metastaz etmiş oluyor. İlaçla uygulanacak tedavi daha hayli hayatı uzatacak tedaviler ve hastanın elinden bu hakkı alınmış oluyor.
- Bu süreç manevi açıdan fazlaca yıkıcı.
- Bu anlattığım sürecin tamamı eczanelerimizde bulunmayan ve yurtharicinden Türk Eczacıları Birliği tarafınca ithal edilen ilaçlar için geçerli.
Anayasa Mahkemesi, Pazartesi günü bu bahiste peş peşe onlarca sonucu birden kamuoyuna deklare etti. Yüksek mahkeme ferdî müracaatlarda, önlem sonucu alarak o hastanın ilacının parasının ödenmesini sağlıyor lakin son sonucunda, bundan daha sonra yaşanacak olaylar için kökten bir tahlil olacak sonucu vermiyor.
Yüksek Mahkeme şu kararı kuruyor:
“Maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiğine ait tezin müracaat yollarının tüketilmemesi niçiniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA oy birliğiyle karar verildi.”
Avukat Samsum AYM’nin verdiği karara ait şu yorumu yapıyor:
“Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’ne önlem talebiyle yaptığımız tüm müracaatlarda yüksek mahkeme önlem taleplerini kabul etti ve ilaç bedellerinin direkt ilacı ithal edecek kuruluşa ödenmesi gerektiğine karar verdi. Onlarca hasta bu önlem kararları yardımıyla gecikmeli de olsa ilacına erişebildi.
Öte yandan bilhassa talep etmiş olmamıza karşın pilot karar adabı işletilerek bu yapısal sorunu kökünden çözecek, sorunun kaynağını ortadan kaldıracak bir karar verilmesi gerekirken Anayasa Mahkemesi’nce tüm bu müracaatlarda ihlal sonucu verilmemesi tercih edilmiştir. bu biçimde olunca SGK mahkeme kararlarının varlığına karşın birebir durumdaki hastaların acil ilaçlarına erişimini engellemeye devam edecek ve biz ise bundan daha sonra da bu konuda AYM’ye başvurmaya devam edeceğiz. Muhakkak bir yapısal problemden kaynaklandığı açık olan bu insan hakklı ihlalinin kabul edilemez bulunmasını en hayli bu niçinle isabetli bulmuyorum.”
Okumaya devam et...