Sitemizin hiçbir kişi, kurum yada kuruluş ile bağlantısı bulunmamaktadır. Bağımsız olarak sosyal etkileşim kurabileceğiniz yurtdışı kültür etkinliklerini tartıştığımız forum sitesidir.

Sinirleri ne demek ?

Ceren

New member
[color=]Sinirleri Ne Demek? Bir Hikâyenin Kalbindeki Duygu

Merhaba dostlar,

Bugün sizlerle sadece bir kelimenin değil, bir duygunun hikâyesini paylaşmak istiyorum: “Sinirleri.” Hani bazen biri “sinirlerim bozuldu” der ya da “sinirlerim dayanmadı” diye iç çeker… İşte o an, sadece bir biyolojik sistemden değil, insanın içindeki fırtınalardan bahsedilir. Sinir, sadece bedenimizdeki iletken bir ağ değil; duyguların, kırılmaların, sabrın ve dayanmanın çizgileridir aslında.

[color=]Bir Akşamüstü Başlayan Hikâye

Hikâyemiz küçük bir sahil kasabasında geçiyor. Rüzgârın tuz kokulu estiği, martıların denizle yarıştığı bir akşamüstü. Kasabanın tam ortasında, “Liman Çay Bahçesi”nin en köşe masasında iki insan oturuyor: Ali ve Elif.

Ali kırklı yaşlarının başında, pratik zekâsıyla tanınan, tam bir çözüm insanı. Hayatta her şeyin bir planı, her problemin bir formülü olduğuna inanır. “Düşün, ölç, biç, çöz” der hep.

Elif ise aynı kasabada öğretmen. İnsanlara dokunmayı seven, dinlemenin gücüne inanan biri. Onun için her sorunun bir duygusu vardır; ve o duyguyu anlamadan hiçbir çözüm tam değildir.

İkisini bir araya getiren şey, Elif’in yıllardır görmediği ağabeyiyle yaşadığı bir kırgınlıktı. “Sinirlerim o kadar gerildi ki, konuşmaya korkuyorum,” demişti Elif, titreyen bir sesle.

Ali ise her zamanki stratejik tavrıyla, “O zaman adım adım ilerleyeceğiz,” diye başlamıştı konuşmaya.

[color=]Ali’nin Mantığı, Elif’in Kalbi

Ali bir not defteri çıkarıp madde madde yazmaya başladı:

1. Sorunun kaynağı.

2. İlk iletişim şekli.

3. Beklenen tepki.

4. Alternatif plan.

Elif, onun bu sistematik yaklaşımına hem gülüyor hem de biraz bozuluyordu. “Sen hep böyle misin Ali? Her duyguyu bir stratejiye mi dönüştürüyorsun?”

Ali gözlüğünü düzeltti. “Duygu kontrol edilmezse insanı yönetir. Sinir dediğin şey bir kablo gibidir, fazla akım gelirse yanar. Ben sadece o akımı dengelemek istiyorum.”

Elif hafifçe başını salladı. “Ama bazen yanmak gerekir Ali. Çünkü o yanış seni yeniden doğurur.”

[color=]Sinirlerin Görünmeyen Yüzü

O akşam deniz kabarmış, rüzgâr kasabanın dar sokaklarını titretiyordu. Elif bir an sustu, sonra denize bakarak konuştu:

“Biliyor musun, çocukken ağabeyimle çok kavga ederdik. O bana bağırırdı, ben ağlardım. Annem hep ‘Elif, sinirlerine hâkim ol kızım’ derdi. Oysa kimse o sinirlerin neden oluştuğunu sormazdı. Benim sinirim kırgınlıktı, özlemdi, sevgiydi. Sadece adı konulmamıştı.”

Ali sessiz kaldı. Çünkü onun dünyasında sinir, tıpkı bir makinenin fazla yüklenmesi gibiydi: Onarılır, ayarlanır, kontrol edilir. Ama Elif’in dünyasında sinir, insanın kalbinde biriken fırtınalardı.

Ali, defterine bakarken Elif’in gözyaşlarını fark etti. Bir süre hiçbir şey demedi. Sonra yavaşça, “Belki de haklısın,” dedi. “Bazen çözüm aramak yerine, sadece dinlemek gerek.”

[color=]Kasaba Rüzgârı ve Sinirlerin Sınırı

O anda çay bahçesinden gelen radyo sesi ikisini de susturdu. Eski bir şarkı çalıyordu:

“Bir kalp nasıl dayanır, bir sabır nasıl taşar…”

Elif içten bir nefes aldı. “İşte bu,” dedi. “Sinir, sabrın ta kendisi. İnsan sabreder, sabreder, sonunda bir şey kırılır. Ve o kırılan şey sinir değildir, çoğu zaman içimizdeki umut olur.”

Ali o ana kadar hep “sorun” olarak gördüğü şeyi şimdi ilk kez “hissetti.”

“Yani sen diyorsun ki,” dedi, “sinir, sadece bir tepki değil, bir hikâye.”

Elif başını salladı. “Evet Ali, sinir bir hikâye. İçinde yılların suskunluğu, birikmiş sözcükler, duyulmayan çığlıklar var.”

[color=]Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Anlayış Gücü

Forumdaşlar, bu noktada durup düşünmek gerek.

Erkekler genelde “nasıl çözeriz?” diye sorar; kadınlarsa “neden böyle oldu?” der. Ali ve Elif’in farkı da buydu.

Ali, Elif’in ağabeyiyle arasını düzeltmek için bir “plan” çiziyordu.

Elif ise o bağı onarmak için önce duygularını anlamak istiyordu.

İkisi de haklıydı aslında. Çünkü sinir dediğimiz şey, hem zihinsel hem duygusal bir hattır. Biri onu mantıkla korur, diğeri duyguyla onarır.

Belki de insan olmanın sırrı, bu iki yönü dengelemekte.

[color=]Kırılma Anı

Ertesi sabah Elif ağabeyini aradı. Telefonda sadece bir cümle kurdu:

“Ben kırıldım ama artık sinirlenmek değil, anlamak istiyorum.”

Karşıdan uzun bir sessizlik geldi. Sonra ağabeyinin sesi titreyerek, “Ben de özür dilerim Elif,” dedi.

O an Elif’in gözlerinden yaşlar süzüldü. Sinirleri gevşedi belki ama kalbi güçlendi. Çünkü bazen sinir çözülürken, insanın içindeki düğüm de çözülür.

Ali o gün Elif’in kapısına küçük bir not bıraktı:

“Sinirler, kalbin kablolarıdır. Ne zaman biri koparsa, ışığın sönmesin diye kendine iyi bak.”

[color=]Sinirleri Anlamak: Biyolojiden Fazlası

“Sinirleri ne demek?” sorusunun cevabı artık sadece anatomi kitaplarında değil. Sinir, insanın içindeki direniştir, bazen bastırılmış öfke, bazen sessiz sabır, bazen de bir sevginin yükü.

Kimi zaman bir annenin oğluna kızdığı an, kimi zaman bir babanın kendini tutamadığı bakış.

Ve her defasında bize şunu hatırlatır:

İnsanın en büyük kuvveti, sinirine hâkim olmasında değil, sinirinin ardındaki hikâyeyi anlamasındadır.

[color=]Forumdaşlara Söz

Peki siz ne dersiniz?

Hiç “sinirlerim dayanmadı” dediğiniz anlarda aslında neye kızmıştınız?

Birine mi, hayata mı, yoksa kendinize mi?

Gelin, bu başlık altında hep birlikte konuşalım.

Sinirleri sadece “gerilim” olarak değil, insanlığımızın göstergesi olarak tartışalım.

Belki birimizin hikâyesi diğerinin sinirine iyi gelir.

Çünkü bazen bir kelimenin anlamını, en iyi birbirimizi dinleyerek öğreniriz.
 
Üst