Beykozlu
New member
Macar ideoloji profesörü Bence Nanay, isminin Türkçedeki manası niçiniyle birkaç yıl evvel Türk toplumsal medya kullanıcıları içinde bilinir hale geldi. Nanay’ın ismi, geçen hafta Türkiye’de bir televizyon kanalındaki bilgi yarışında sorulunca daha epey ilgi çekti. Son birkaç günde Nanay’ın takipçi sayısı arttı.
TOPLUMSAL MEDYA KULLANIMINA DEĞİNDİ
Belçika’nın Antwerp Üniversitesinde bilişsel bilim alanında araştırmalar yapan Bence Nanay, yaşadığı Gent kentinde Türk toplumsal medya kullanıcılarından gördüğü ilgi, Türkiye ile ilgili deneyimleri ve algı kavramı üzerine de çalışmaları olan bir ideoloji profesörü olarak toplumsal medya kullanması hakkında değerlendirmeler yaptı.
“TÜRKİYE’DE ÜNLÜ OLAN ADIM, BEN DEĞİLİM”
İsminin “Bençe Naney” biçiminde söylem edildiğini söyleyen Nanay, Türkiye’de ne kadar tanındığının farkında olduğunu belirterek “Türkiye’de ünlü olan adım, ben değilim.” dedi.
“BAŞKA BİR niçinLE ÜNLÜ OLMAYI TERCİH EDERDİM LAKİN SORUN DEĞİL”
Nanay, televizyonda yayınlanan bir bilgi yarışında soru konusu olacak kadar tanınmanın, kendisi için ne manaya geldiğini şu tabirlerle lisana getirdi:
“Yarışmayı duydum. Aslında benim için o kadar da değerli bir şey değil. Zira adım niçiniyle tanınmak biraz saçma geliyor. Şayet ünlü olmak için çabalamış olsaydım daha manalı öbür bir niçinden dolayı ünlü olmayı tercih ederdim fakat sorun değil, bunu doğal karşılıyorum.”
“22 YIL EVVEL TÜRKİYE’DE ADIMLA İLGİLİ REAKSİYON GÖRMEMİŞTİM”
Nanay, Türkiye’de gördüğü ilgiye ait, “Aslında biraz şaşkınım. 22 yıl evvel 3 ay boyunca Türkiye’yi gezmiştim. bu biçimde da beşerlerle tanıştım, ismimi söylemiş oldum, huduttan girerken yetkililer pasaportta ismimi gördü. bu biçimde kimse adım hakkında yorum yapmamıştı. Kimse adımın ne kadar komik olduğunu söylememişti. Galiba “nanay” sözü Türkçedeki argoda bu biçimde yoktu, bilemiyorum lakin yıllar daha sonra beşerler adımın gülünç olduğunu söylemeye başlayınca şaşırdım. Zira 2000 yılında Türkiye’de bulunduğumda bu biçimde bir şey duymamıştım.” diye konuştu.
“HAKKIMDAKİ KOMİK YORUMLAR HOŞUMA GİDİYOR”
Nanay, toplumsal medya kullanıcılarından gelen yorumlar karşısındaki reaksiyonlarını ve kanılarını şöyleki tabir etti:
“Bu iş dalga dalga geldi aslında. Evvel adım Twitter’da bilinir oldu. Bir yığın ileti gönderildi. Hakkımda yapılan epeyce komik latifeler gördüm. Latifeleri sevdim. Beşerler pek komik yorumlar yaptı. Bu da hoşuma gidiyor açıkçası. Latifeleri okumayı seviyorum.”
“20 YIL EVVEL TÜM TÜRKİYE’Yİ GEZDİM”
Türkiye’yi bundan 22 yıl evvel birinci sefer ziyaret ettiğinde biraz tanıma bahtı bulduğunu söyleyen Nanay, Türkiye ve Türkçe hakkındaki deneyimlerini de anlattı:
“İki kere Türkiye’ye gittim ve bayıldım. Birinci gittiğimde aslında 1 ay kalacaktım lakin o kadar fazlaca sevdim ki 3 ay kaldım. Tüm Türkiye’yi gezdim. Bu, 2000 yılındaydı. bu biçimde Türkiye şimdikinden biraz farklıydı. Benim için mükemmel bir deneyimdi. Tüm ülkeyi dolaştım. İstanbul’dan başlayıp güneye, doğuya, Karadeniz’e ve Orta Anadolu’ya gittim.
Ülkenin doğusunda epeyce vakit geçirdim. Türkçemi geliştirmek için kıymetliydi zira doğuda birden fazla kimse İngilizce yahut Almanca üzere yabancı lisanları bilmiyordu. Bu niçinle Türkçemi kullanmak zorunda kaldım. Alışılmış Türkçem o kadar âlâ değildi lakin çabuk öğrendim. Sonlara gerçek artık sohbet edebiliyordum lakin bu dediğim 20 yıl önceydi.
Artık yaşadığım kentte Türk mahallesine yakın bir yerde oturuyorum. Gittiğim restoranlarda yahut kafelerde örneğin garsonları etkileyebiliyorum. ‘Çok hoş, teşekkür ederim’ üzere. Çay siparişi verebiliyorum. Yönetim ediyorum lakin alışılmış 20 yıl evvelki üzere değil.”
“BENCE NANAY İSİMLİ MÜELLİFİN İDEOLOJİ KİTABINI ALMAK İSTEMEZLER”
Nanay, algı, zihnin çalışma hali ve estetik kavramları üzerine çalışmalar yapan bir ideoloji profesörü olarak, yalnızca ismi niçiniyle tanınmak yerine yazdığı kitaplarla tanınmayı tercih ettiğini söylemiş oldu. Nanay, bu cins bir tanınırlığı “zamanın ruhu” olarak görüp görmediği sorusunu esprili bir biçimde şu biçimde yanıtladı:
“Andy Warhol’un dediği üzere herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak. Sanırım benim başıma gelen de bu. Bundan biraz telaşlıyım. Türkiye benim kitaplarımın çevirisinin yapılmadığı ülkelerden biri. Artık söyleyeceğimin birfazlaca diğer sebebi de olabilir fakat beşerler Bence Nanay diye bir muharrir tarafınca yazılmış bir ideoloji kitabı almak istemeyebilirler. Bu adımın olumsuz tesiri olabilir. Ben Türkiye’de adımdansa kitaplarım yardımıyla tanınmayı tercih ederim. Çalışmalarımın kimileri, biraz daha tanınan olanlar Türkçeye çevrildi lakin bir Türk yayıncı kitabımı basmak isterse bir takma isim bulabiliriz. Bunun için adımı değiştirebilirim.”
“SOSYAL MEDYAYI ÇOK DA SEVMİYORUM”
Toplumsal medyanın kullanım sebeplerini pahalandıran Nanay, bunu, geniş kitlelere ulaşmanın bir yolu olarak gördüğünü söylemiş oldu. Toplumsal medyayı aslında “oldukça da sevdiğini söyleyemeyeceğini” aktaran Nanay, bu mecranın “iyi amaçlar” için kullanması konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Aslında akademide, bilim dünyasında Twitter bu gaye için kullanılıyor. Örneğin bir psikolog bir makale yayınladığında çoğunlukla bunun özetini Twitter’da yazıyor. Bu başka disiplinlerde de yaygınlaşıyor. Birtakım meslektaşlarım bunu yapıyor. Toplumsal medya geniş kitlelere ulaşmanın uygun bir yolu. Ben takipçilerimi felsefi tezlerimle boğmak istemem. Aslında toplumsal medyanın epey büyük hayranı değilim. Bilhassa de toplumumuza olan tesirlerini düşündüğümde. Bununla ilgili karmaşık hislerim var.”
“SOSYAL MEDYANIN FECÎ OLUMSUZ TESİRLERİ VAR”
Nanay, “Sosyal medyanın beşerler üzerinde olumsuz bir tesiri olduğunu mu düşünüyorsunuz?” sorusunu şu biçimde cevapladı:
“Kesinlikle düşünüyorum ve bu epeyce açıkça görünüyor. Toplumsal medyanın halk üzerinde müthiş bir tesiri var. Hem ruh sıhhati üzerinde hem ergenlik öncesi devir ile ergenler üzerinde tıpkı vakitte toplum üzerinde. beraberinde yetişkinlerde de. Bunun temel niçinlerinden biri toplumsal medyanın dikkatimizi yiyip bitirmesi, dikkatimizi tüketiyor olması. Dikkat süremiz olması gerektiğinden daha kısa hale geliyor. Yani toplumsal medyanın toplum üzerinde sahiden makus bir tesiri var. Toplumsal medya dikkat verdiğimiz şeyleri dönüştürüyor, dikkat müddetimizi kısaltıyor. Örneğin Twitter’da yahut Tiktok’ta biraz gezinince daha değişik şeylerin karşınıza çıkacağını düşünüyorsunuz ve ‘niçin buna dikkat göstereyim ki’ diyerek geçiyorsunuz.”
“BU ASLINDA KENDİNİ TABİR ETMEK DEĞİL”
Toplumsal medyanın, bu mecrayı kendini tabir etmek için kullanıp paylaşım yapanlar üzerinde de farklı ruhsal tesirleri olduğuna da işaret eden Bence Nanay, “Çünkü paylaşımınızı maksat kitlenin bakış açısından düşünmemek imkansız. Takipçilerinizin ne düşündüğünü iddia etmekle sizin ne vereceğinizi hesaplamak içinde bitmeyen bir döngüye girmek epey kolay. Bu da aslında kendini söz etmek değil. Bu nadiren sizin ne düşündüğünüz yahut kim olduğunuzla ilgili kendinizi dürüstçe söz edebilmenizi sağlıyor.” değerlendirmesini yaptı.
“TÜRKİYE’YE yine GELMEK İSTİYORUM”
Son olarak Türkiye’deki takipçilerine seslenen Nanay, bir daha Türkiye’yi ziyaret etmek istediğini söylemiş oldu. Nanay, “Türkiye’yi epey seviyorum. Türkiye’ye tekrar gelmek istiyorum. 2 yıl evvel oradaydım. Bilkent Üniversitesinde bir konuşma yaptım. Ankara’yı hayli seviyorum. Daha fazla sevdiğim kentler de var. tekrar gitmeyi fazlaca isterim. İstanbul’a bir daha gitmek için her mazerete varım. En sevdiğim kentlerden biri.” diye konuştu.
TOPLUMSAL MEDYA KULLANIMINA DEĞİNDİ
Belçika’nın Antwerp Üniversitesinde bilişsel bilim alanında araştırmalar yapan Bence Nanay, yaşadığı Gent kentinde Türk toplumsal medya kullanıcılarından gördüğü ilgi, Türkiye ile ilgili deneyimleri ve algı kavramı üzerine de çalışmaları olan bir ideoloji profesörü olarak toplumsal medya kullanması hakkında değerlendirmeler yaptı.
“TÜRKİYE’DE ÜNLÜ OLAN ADIM, BEN DEĞİLİM”
İsminin “Bençe Naney” biçiminde söylem edildiğini söyleyen Nanay, Türkiye’de ne kadar tanındığının farkında olduğunu belirterek “Türkiye’de ünlü olan adım, ben değilim.” dedi.
“BAŞKA BİR niçinLE ÜNLÜ OLMAYI TERCİH EDERDİM LAKİN SORUN DEĞİL”
Nanay, televizyonda yayınlanan bir bilgi yarışında soru konusu olacak kadar tanınmanın, kendisi için ne manaya geldiğini şu tabirlerle lisana getirdi:
“Yarışmayı duydum. Aslında benim için o kadar da değerli bir şey değil. Zira adım niçiniyle tanınmak biraz saçma geliyor. Şayet ünlü olmak için çabalamış olsaydım daha manalı öbür bir niçinden dolayı ünlü olmayı tercih ederdim fakat sorun değil, bunu doğal karşılıyorum.”
“22 YIL EVVEL TÜRKİYE’DE ADIMLA İLGİLİ REAKSİYON GÖRMEMİŞTİM”
Nanay, Türkiye’de gördüğü ilgiye ait, “Aslında biraz şaşkınım. 22 yıl evvel 3 ay boyunca Türkiye’yi gezmiştim. bu biçimde da beşerlerle tanıştım, ismimi söylemiş oldum, huduttan girerken yetkililer pasaportta ismimi gördü. bu biçimde kimse adım hakkında yorum yapmamıştı. Kimse adımın ne kadar komik olduğunu söylememişti. Galiba “nanay” sözü Türkçedeki argoda bu biçimde yoktu, bilemiyorum lakin yıllar daha sonra beşerler adımın gülünç olduğunu söylemeye başlayınca şaşırdım. Zira 2000 yılında Türkiye’de bulunduğumda bu biçimde bir şey duymamıştım.” diye konuştu.
“HAKKIMDAKİ KOMİK YORUMLAR HOŞUMA GİDİYOR”
Nanay, toplumsal medya kullanıcılarından gelen yorumlar karşısındaki reaksiyonlarını ve kanılarını şöyleki tabir etti:
“Bu iş dalga dalga geldi aslında. Evvel adım Twitter’da bilinir oldu. Bir yığın ileti gönderildi. Hakkımda yapılan epeyce komik latifeler gördüm. Latifeleri sevdim. Beşerler pek komik yorumlar yaptı. Bu da hoşuma gidiyor açıkçası. Latifeleri okumayı seviyorum.”
“20 YIL EVVEL TÜM TÜRKİYE’Yİ GEZDİM”
Türkiye’yi bundan 22 yıl evvel birinci sefer ziyaret ettiğinde biraz tanıma bahtı bulduğunu söyleyen Nanay, Türkiye ve Türkçe hakkındaki deneyimlerini de anlattı:
“İki kere Türkiye’ye gittim ve bayıldım. Birinci gittiğimde aslında 1 ay kalacaktım lakin o kadar fazlaca sevdim ki 3 ay kaldım. Tüm Türkiye’yi gezdim. Bu, 2000 yılındaydı. bu biçimde Türkiye şimdikinden biraz farklıydı. Benim için mükemmel bir deneyimdi. Tüm ülkeyi dolaştım. İstanbul’dan başlayıp güneye, doğuya, Karadeniz’e ve Orta Anadolu’ya gittim.
Ülkenin doğusunda epeyce vakit geçirdim. Türkçemi geliştirmek için kıymetliydi zira doğuda birden fazla kimse İngilizce yahut Almanca üzere yabancı lisanları bilmiyordu. Bu niçinle Türkçemi kullanmak zorunda kaldım. Alışılmış Türkçem o kadar âlâ değildi lakin çabuk öğrendim. Sonlara gerçek artık sohbet edebiliyordum lakin bu dediğim 20 yıl önceydi.
Artık yaşadığım kentte Türk mahallesine yakın bir yerde oturuyorum. Gittiğim restoranlarda yahut kafelerde örneğin garsonları etkileyebiliyorum. ‘Çok hoş, teşekkür ederim’ üzere. Çay siparişi verebiliyorum. Yönetim ediyorum lakin alışılmış 20 yıl evvelki üzere değil.”
“BENCE NANAY İSİMLİ MÜELLİFİN İDEOLOJİ KİTABINI ALMAK İSTEMEZLER”
Nanay, algı, zihnin çalışma hali ve estetik kavramları üzerine çalışmalar yapan bir ideoloji profesörü olarak, yalnızca ismi niçiniyle tanınmak yerine yazdığı kitaplarla tanınmayı tercih ettiğini söylemiş oldu. Nanay, bu cins bir tanınırlığı “zamanın ruhu” olarak görüp görmediği sorusunu esprili bir biçimde şu biçimde yanıtladı:
“Andy Warhol’un dediği üzere herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak. Sanırım benim başıma gelen de bu. Bundan biraz telaşlıyım. Türkiye benim kitaplarımın çevirisinin yapılmadığı ülkelerden biri. Artık söyleyeceğimin birfazlaca diğer sebebi de olabilir fakat beşerler Bence Nanay diye bir muharrir tarafınca yazılmış bir ideoloji kitabı almak istemeyebilirler. Bu adımın olumsuz tesiri olabilir. Ben Türkiye’de adımdansa kitaplarım yardımıyla tanınmayı tercih ederim. Çalışmalarımın kimileri, biraz daha tanınan olanlar Türkçeye çevrildi lakin bir Türk yayıncı kitabımı basmak isterse bir takma isim bulabiliriz. Bunun için adımı değiştirebilirim.”
“SOSYAL MEDYAYI ÇOK DA SEVMİYORUM”
Toplumsal medyanın kullanım sebeplerini pahalandıran Nanay, bunu, geniş kitlelere ulaşmanın bir yolu olarak gördüğünü söylemiş oldu. Toplumsal medyayı aslında “oldukça da sevdiğini söyleyemeyeceğini” aktaran Nanay, bu mecranın “iyi amaçlar” için kullanması konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Aslında akademide, bilim dünyasında Twitter bu gaye için kullanılıyor. Örneğin bir psikolog bir makale yayınladığında çoğunlukla bunun özetini Twitter’da yazıyor. Bu başka disiplinlerde de yaygınlaşıyor. Birtakım meslektaşlarım bunu yapıyor. Toplumsal medya geniş kitlelere ulaşmanın uygun bir yolu. Ben takipçilerimi felsefi tezlerimle boğmak istemem. Aslında toplumsal medyanın epey büyük hayranı değilim. Bilhassa de toplumumuza olan tesirlerini düşündüğümde. Bununla ilgili karmaşık hislerim var.”
“SOSYAL MEDYANIN FECÎ OLUMSUZ TESİRLERİ VAR”
Nanay, “Sosyal medyanın beşerler üzerinde olumsuz bir tesiri olduğunu mu düşünüyorsunuz?” sorusunu şu biçimde cevapladı:
“Kesinlikle düşünüyorum ve bu epeyce açıkça görünüyor. Toplumsal medyanın halk üzerinde müthiş bir tesiri var. Hem ruh sıhhati üzerinde hem ergenlik öncesi devir ile ergenler üzerinde tıpkı vakitte toplum üzerinde. beraberinde yetişkinlerde de. Bunun temel niçinlerinden biri toplumsal medyanın dikkatimizi yiyip bitirmesi, dikkatimizi tüketiyor olması. Dikkat süremiz olması gerektiğinden daha kısa hale geliyor. Yani toplumsal medyanın toplum üzerinde sahiden makus bir tesiri var. Toplumsal medya dikkat verdiğimiz şeyleri dönüştürüyor, dikkat müddetimizi kısaltıyor. Örneğin Twitter’da yahut Tiktok’ta biraz gezinince daha değişik şeylerin karşınıza çıkacağını düşünüyorsunuz ve ‘niçin buna dikkat göstereyim ki’ diyerek geçiyorsunuz.”
“BU ASLINDA KENDİNİ TABİR ETMEK DEĞİL”
Toplumsal medyanın, bu mecrayı kendini tabir etmek için kullanıp paylaşım yapanlar üzerinde de farklı ruhsal tesirleri olduğuna da işaret eden Bence Nanay, “Çünkü paylaşımınızı maksat kitlenin bakış açısından düşünmemek imkansız. Takipçilerinizin ne düşündüğünü iddia etmekle sizin ne vereceğinizi hesaplamak içinde bitmeyen bir döngüye girmek epey kolay. Bu da aslında kendini söz etmek değil. Bu nadiren sizin ne düşündüğünüz yahut kim olduğunuzla ilgili kendinizi dürüstçe söz edebilmenizi sağlıyor.” değerlendirmesini yaptı.
“TÜRKİYE’YE yine GELMEK İSTİYORUM”
Son olarak Türkiye’deki takipçilerine seslenen Nanay, bir daha Türkiye’yi ziyaret etmek istediğini söylemiş oldu. Nanay, “Türkiye’yi epey seviyorum. Türkiye’ye tekrar gelmek istiyorum. 2 yıl evvel oradaydım. Bilkent Üniversitesinde bir konuşma yaptım. Ankara’yı hayli seviyorum. Daha fazla sevdiğim kentler de var. tekrar gitmeyi fazlaca isterim. İstanbul’a bir daha gitmek için her mazerete varım. En sevdiğim kentlerden biri.” diye konuştu.