Direksiyon başında kalp krizi geçirdiğini anlayıp kendi hastanesinin aciline süren ve meslektaşlarının harikulade eforuyla hayata döndürülen Tabip Güngör Sitar, 6 ay daha sonra yine mesleğinin başında olmanın memnunluğunu yaşıyor. Sitar artık, onu hayata döndüren hekimler ve hem de mesai arkadaşlarıyla kendi yattığı serviste hasta bakıyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dahiliye uzmanı olarak misyon yapan Dr. Güngör Sitar(41), 25 Mart’ta kendi aracıyla çalıştığı hastanenin ek binasındaki mesaisine giderken kalp krizi geçirdiğini anladı.
Yolunu değiştirip acile sürdü. Dikkat çekebilmek için, aracını yasak olan ambulans giriş yolunun ortasına park etti. Araçtan inip birkaç adım atmıştı ki yığıldı, yardıma koşan güvenlik gorevlilerine ‘Burada doktorum, kalp krizi geçiriyorum’ diyebildi ve birkaç saniye daha sonra şuurunu kaybetti.
Dr. Sitar için başlayan operasyon sırasında, meslektaşı ve mesai arkadaşları, toplamda 2 saati bulan kalp masajı ile onu yaşama bağladı. Akabinde geçirdiği ağır kanamalar ve büyük bir bypass operasyonuna karşın bir buçuk aylık tedavisinden zaferle çıktı.
Sitar’ın için toplumsal medyada da dayanılmaz bir kan bağış kampanyası yürütüldü ve başta hastane takımı ile hastaları olmak üzere pekoldukca vatandaş, gecenin bir yarısı kan vermeye koştu. Tedavisi sırasında yaşadığı ağır kanama niçiniyle 12 saat ortasında bedenindeki tüm kan iki sefer değiştirilen Sitar, yaşadığı bu fecî deneyimden 6 ay daha sonra sapasağlam mesleğinin başına dönebilmenin memnunluğunu yaşıyor.
Duygularını anlatan Sitar, “13 yıldır hiç aralıksız çalışıyorum birinci sefer bu kadar uzak kaldım mesleğimden. Çizginin ötesine gidip geldim” dedi.
Onu hayatta tutabilmek için insanüstü gayret gösteren mesai arkadaşları Kalp Damar Cerrahisi Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Murat Uğur ile Doç. Dr. Yücel İhtimam ve Anestezi ve Reanimasyon Bölümü’nden Doç. Dr. Esra Adıyeke ise onu bir daha işinin başında gördüklerine hala inanamadıklarını söylemiş oldu.
“SAĞ BACAĞIM DA KESİLMEKTEN KURTARILDI”
Yaklaşık 6 ay evvel yaşadığı ağır kalp krizi niçiniyle uzun müddet ağır bakımda, daha sonrasında da serviste takip edildiğini anlatan Dr. Sitar, şunları söylemiş oldu:
“yinelayan ameliyatlar ve ağır tedaviler aldım. Ama birfazlaca kişinin takviyesi ve duası yardımıyla toparlanma sürecim beklediğimden de süratli oldu. Çok ağır ve komplikasyonlu bir müddetç yaşadım.
Sağ bacağımda, kasların yıkımı ile giden ‘kompartman sendromu’ dediğimiz bir durum oldu. Çok fazla kanamış olmam niçiniyle cerrah arkadaşlar risk alarak müdahale ettiler ama bir daha de kasların maalesef kurtarılması mümkün olmadı. Buna karşın dizüstü düzeyden kesilme planı yapılırken bir daha meslektaşlarımın üstün çabaları kararında bacağım kesilmekten kurtuldu. Bu kadar ağır komplikasyonları hayatış, ömrünü neredeyse kaybetmiş bir doktor olarak bu biçimde bir müddetçten minimal hasarla kurtuldum” dedi.
“ÇİZGİNİN ÖTEKİ TARAFINDAYKEN NE HİSSEDİLDİĞİNİ ANLADIM”
Tedavisini takip eden tabip hocalarının biraz daha istirahat etmesi gerektiğini dediğini lakin hastalarından uzak kalmanın onu daha berbat hissettirdiğini vurgulayan Sitar kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Çalışmamak beni daha olumsuz etkilediği için tekrar işimin başına döndüm. bir daha hastalarımla ilgilenebilmek beni keyifli ediyor. Sağ olsun hem doktor arkadaşlarım birebir vakitte hastane idaremiz bu hususta beni pek destekliyorlar, ağır bir tempo ile başlamam için kolaylık tanıyorlar.
Bugün poliklinikte bir yoğunluk kelam konusu olunca ben de servisten polikliniğe indim. Hem hastalara birebir vakitte tabip arkadaşlarıma yardımcı olmak için. Ben aslına bakarsan genelde hastalarımla empati kurmaya çalışan bir hekimdim. Ancak bu yaşadıklarım empati gücümü daha da artırdı.
Özellikle çizginin öbür tarafında yaşayan insanların neler hissettiğini, bizlerden neler beklediğini daha yeterli manaya bahtına sahip oldum. 2009’dan beri 13 yıldır bilfiil epey ağır bir biçimde çalışıyorum. Hiç bu kadar uzun müddet mesleğimden farklı kalmamıştım.
Bu da hayli zordu fakat epey şükür mesleğime dönebildim ve kaldığım yerden devam edebiliyorum. Bu da benim için büyük mutluluk”
ŞİMDİ YATTIĞI SERVİSTE HASTA DEĞERLENDİRMESİ YAPIYOR
Kalp Damar Cerrahisi olarak Doç. Dr. Yücel İtina ile birlikte mesai arkadaşlarını hayata bağlayan ve onu sağ salim ailesine kavuşturmayı başaran Doç. Dr. Murat Uğur ise, “Gerçekten 6 ay evvel inanılmaz günler yaşadık. Birinci 4 gün bizim açımızdan büsbütün uykusuz ve hastaniçin çıkmadığımız bir dönemdi. Tahminen 3-4 hastada bakılırsabileceğimiz bütün sorunları tek bir hastada gördük. Hepsini atlatmayı başardık. Artık ise ameliyat öncesi bir hastamızın durumunu pahalandırmak için Güngör bizim servisimize konsültasyona geldi. Bu fevkalade bir his bizim için. Kendisi nazaranve başladığında aslına bakarsanız birinci karşılaştığımızda birbirimize sarıldık. Artık de konsültasyonlarda, evvel birbirimize sarılarak işe başlıyoruz, daha sonrasında hastaları değerlendiriyoruz” dedi.
“O GÜNLERDE TEKRAR İŞİNE DÖNDÜĞÜNÜ HAYAL BİLE EDEMEZDİM”
Sitar’ın ağır bakım sürecinde, bir an olsun başından ayrılmayan Anestezi ve Reanimasyon Bölümü’nden arkadaşı Doç. Dr. Esra Adıyeke, şu biçimde konuştu:
“O birinci günler, bu günleri hayal bile edemezdik. Akut periyotta bugünleri nazaranbileceğimizi hiç düşünemiyordum, hayal bile edemezdim. Lakin ne vakit ki uyandı, bizimle irtibat kurmaya başladı, işte bu biçimde umutlarımız arttı.
Güngör’le de konuşmaya başladık, ‘Hadi artık toparlan hastaların seni bekliyor, işinin başına dön’ diye. Lakin birinci günler nitekim onu tekrar işinin başında gorebileceğimizin hayalini dahi kuramıyorduk.
Onca yaşadığımız komplikasyonlar, her an her dakika sanki kaybediyor muyuz dediğimiz süreçleri yaşadıktan daha sonra, onu yine bir daha tıpkı hastanede ancak bu sefer misyonunun başında görmek bizleri hayli memnun etti. Hislerimi tanım etmem epey hayli güç. Eski günlere geri döndük fazlaca mutluyuz” diye konuştu. (DHA)
Okumaya devam et...
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dahiliye uzmanı olarak misyon yapan Dr. Güngör Sitar(41), 25 Mart’ta kendi aracıyla çalıştığı hastanenin ek binasındaki mesaisine giderken kalp krizi geçirdiğini anladı.
Yolunu değiştirip acile sürdü. Dikkat çekebilmek için, aracını yasak olan ambulans giriş yolunun ortasına park etti. Araçtan inip birkaç adım atmıştı ki yığıldı, yardıma koşan güvenlik gorevlilerine ‘Burada doktorum, kalp krizi geçiriyorum’ diyebildi ve birkaç saniye daha sonra şuurunu kaybetti.
Dr. Sitar için başlayan operasyon sırasında, meslektaşı ve mesai arkadaşları, toplamda 2 saati bulan kalp masajı ile onu yaşama bağladı. Akabinde geçirdiği ağır kanamalar ve büyük bir bypass operasyonuna karşın bir buçuk aylık tedavisinden zaferle çıktı.
Sitar’ın için toplumsal medyada da dayanılmaz bir kan bağış kampanyası yürütüldü ve başta hastane takımı ile hastaları olmak üzere pekoldukca vatandaş, gecenin bir yarısı kan vermeye koştu. Tedavisi sırasında yaşadığı ağır kanama niçiniyle 12 saat ortasında bedenindeki tüm kan iki sefer değiştirilen Sitar, yaşadığı bu fecî deneyimden 6 ay daha sonra sapasağlam mesleğinin başına dönebilmenin memnunluğunu yaşıyor.
Duygularını anlatan Sitar, “13 yıldır hiç aralıksız çalışıyorum birinci sefer bu kadar uzak kaldım mesleğimden. Çizginin ötesine gidip geldim” dedi.
Onu hayatta tutabilmek için insanüstü gayret gösteren mesai arkadaşları Kalp Damar Cerrahisi Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Murat Uğur ile Doç. Dr. Yücel İhtimam ve Anestezi ve Reanimasyon Bölümü’nden Doç. Dr. Esra Adıyeke ise onu bir daha işinin başında gördüklerine hala inanamadıklarını söylemiş oldu.
“SAĞ BACAĞIM DA KESİLMEKTEN KURTARILDI”
Yaklaşık 6 ay evvel yaşadığı ağır kalp krizi niçiniyle uzun müddet ağır bakımda, daha sonrasında da serviste takip edildiğini anlatan Dr. Sitar, şunları söylemiş oldu:
“yinelayan ameliyatlar ve ağır tedaviler aldım. Ama birfazlaca kişinin takviyesi ve duası yardımıyla toparlanma sürecim beklediğimden de süratli oldu. Çok ağır ve komplikasyonlu bir müddetç yaşadım.
Sağ bacağımda, kasların yıkımı ile giden ‘kompartman sendromu’ dediğimiz bir durum oldu. Çok fazla kanamış olmam niçiniyle cerrah arkadaşlar risk alarak müdahale ettiler ama bir daha de kasların maalesef kurtarılması mümkün olmadı. Buna karşın dizüstü düzeyden kesilme planı yapılırken bir daha meslektaşlarımın üstün çabaları kararında bacağım kesilmekten kurtuldu. Bu kadar ağır komplikasyonları hayatış, ömrünü neredeyse kaybetmiş bir doktor olarak bu biçimde bir müddetçten minimal hasarla kurtuldum” dedi.
“ÇİZGİNİN ÖTEKİ TARAFINDAYKEN NE HİSSEDİLDİĞİNİ ANLADIM”
Tedavisini takip eden tabip hocalarının biraz daha istirahat etmesi gerektiğini dediğini lakin hastalarından uzak kalmanın onu daha berbat hissettirdiğini vurgulayan Sitar kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Çalışmamak beni daha olumsuz etkilediği için tekrar işimin başına döndüm. bir daha hastalarımla ilgilenebilmek beni keyifli ediyor. Sağ olsun hem doktor arkadaşlarım birebir vakitte hastane idaremiz bu hususta beni pek destekliyorlar, ağır bir tempo ile başlamam için kolaylık tanıyorlar.
Bugün poliklinikte bir yoğunluk kelam konusu olunca ben de servisten polikliniğe indim. Hem hastalara birebir vakitte tabip arkadaşlarıma yardımcı olmak için. Ben aslına bakarsan genelde hastalarımla empati kurmaya çalışan bir hekimdim. Ancak bu yaşadıklarım empati gücümü daha da artırdı.
Özellikle çizginin öbür tarafında yaşayan insanların neler hissettiğini, bizlerden neler beklediğini daha yeterli manaya bahtına sahip oldum. 2009’dan beri 13 yıldır bilfiil epey ağır bir biçimde çalışıyorum. Hiç bu kadar uzun müddet mesleğimden farklı kalmamıştım.
Bu da hayli zordu fakat epey şükür mesleğime dönebildim ve kaldığım yerden devam edebiliyorum. Bu da benim için büyük mutluluk”
ŞİMDİ YATTIĞI SERVİSTE HASTA DEĞERLENDİRMESİ YAPIYOR
Kalp Damar Cerrahisi olarak Doç. Dr. Yücel İtina ile birlikte mesai arkadaşlarını hayata bağlayan ve onu sağ salim ailesine kavuşturmayı başaran Doç. Dr. Murat Uğur ise, “Gerçekten 6 ay evvel inanılmaz günler yaşadık. Birinci 4 gün bizim açımızdan büsbütün uykusuz ve hastaniçin çıkmadığımız bir dönemdi. Tahminen 3-4 hastada bakılırsabileceğimiz bütün sorunları tek bir hastada gördük. Hepsini atlatmayı başardık. Artık ise ameliyat öncesi bir hastamızın durumunu pahalandırmak için Güngör bizim servisimize konsültasyona geldi. Bu fevkalade bir his bizim için. Kendisi nazaranve başladığında aslına bakarsanız birinci karşılaştığımızda birbirimize sarıldık. Artık de konsültasyonlarda, evvel birbirimize sarılarak işe başlıyoruz, daha sonrasında hastaları değerlendiriyoruz” dedi.
“O GÜNLERDE TEKRAR İŞİNE DÖNDÜĞÜNÜ HAYAL BİLE EDEMEZDİM”
Sitar’ın ağır bakım sürecinde, bir an olsun başından ayrılmayan Anestezi ve Reanimasyon Bölümü’nden arkadaşı Doç. Dr. Esra Adıyeke, şu biçimde konuştu:
“O birinci günler, bu günleri hayal bile edemezdik. Akut periyotta bugünleri nazaranbileceğimizi hiç düşünemiyordum, hayal bile edemezdim. Lakin ne vakit ki uyandı, bizimle irtibat kurmaya başladı, işte bu biçimde umutlarımız arttı.
Güngör’le de konuşmaya başladık, ‘Hadi artık toparlan hastaların seni bekliyor, işinin başına dön’ diye. Lakin birinci günler nitekim onu tekrar işinin başında gorebileceğimizin hayalini dahi kuramıyorduk.
Onca yaşadığımız komplikasyonlar, her an her dakika sanki kaybediyor muyuz dediğimiz süreçleri yaşadıktan daha sonra, onu yine bir daha tıpkı hastanede ancak bu sefer misyonunun başında görmek bizleri hayli memnun etti. Hislerimi tanım etmem epey hayli güç. Eski günlere geri döndük fazlaca mutluyuz” diye konuştu. (DHA)
Okumaya devam et...