herkesin vakit zaman hissedebileceği bir his sevilmeme isteği… Hayatta karşılaşılan olumsuz durumlar daha sonrasında sizden nefret edildiğini düşünebilir ve dışlanmış hissedebilirsiniz. Psikologlara ve araştırmalara bakılırsa, bu olumsuz hisler şayet daima ve epey ağırsa, bu çocuklukta yaşanan birtakım aksiliklerin kararı olabilir. Bir dostunuz davetinizi reddettiğinde, diğer bir işi vardır kesin diyerek önemsemeyenlerden misiniz? Yoksa, ‘Acaba yaptığım bir şeye mi hudut oldu?’, ‘Benden nefret mi ediyor?’, ‘Beni artık sevmiyor mu?’ diye düşünenlerden misiniz? Şayet yanıtınız ikinci şıksa, ya da tanıdığınız bu biçimde biri var ise, yanlışsız yerdesiniz. Bu içerik tam size bakılırsa!
Kaynak: https://www.vice.com/en/article/3ad9m…
Birinin -hatta her insanın- size kızgın olduğu hissine kapıldığınız oluyor mu vakit zaman? Bu his ortaya çıktığında ne yazık ki devamı da geliyor… Sırada kimsenin sizi sevmediği hissi var. Hatta bu başınızda daima yinelayan bir cümleye dönüşebilir: “niçin herkes benden nefret ediyor?”
normal olarak herkes için fazlaca sevilen ve vazgeçilmez bir insan olmayabilirsiniz. Lakin inanın her insanın sizden nefret ediyor olma mümkünlüğü da pek düşük.
Bu stil hislere kapılmanızın bir niçini var ve tahminen bu size bir şey öğretecek. Hatta arkadaşlık ve aile ilgilerinize dair kimi ipuçları verecek.
Klinik psikolog Kirren Schnack’e nazaran, kişiyi her insanın kendisinden nefret ettiğini düşünmeye iten birtakım faktörler var.
Kim bilir tahminen bir dostunuz iletilerinize geç karşılık veriyor ya da hiç karşılık vermiyor. Tahminen arkadaşlarınız, düzenlediğiniz bir daveti reddetti ya da buluşmaya sizi çağırmadılar.
Bu durumda birtakım beşerler, arkadaşlarının meşgul olduğunu ya da kendisini çağırmamalarının kesin mantıklı bir niçini olduğunu düşünürken, kimileri da o arkadaşın ya da arkadaş kümesinin kendisine kızgın olduğunu, hatta nefret ettiklerini düşünür.
Bazı beşerler netlik sever. Belirsizliğe tahammülü olmayan ve net bir bilgiye sahip olmayı seven insanlarda bu biçim hisler ortaya çıkabilir. Bu sayede en azından kendilerince net bir bilgiye ulaşmış olurlar: “Kimse beni sevmiyor!”
Bu aslında hepimizin yaşayabileceği bir niyet stili.
Klinik psikolog ve telaş koçu Diante Fuchs, bu duyguyu her insanın yaşayabileceğini, bunun insanların büyürken yaşadıkları tecrübelere bağlı olduğunu söylüyor.
bir fazlaca insan çocukluğunda şu ya da bu türlü bir reddedilme duygusu yaşar. Bilhassa sonlu anne babalarla büyüyenler, daima taşınmak zorunda olduğu için bir yere ilişkin hissedemeyenler yahut düşmanca ortamlarda büyüyen insanlarda bu kabul edilmeme korkusu bakidir.
Hepimiz kabul edilmeyi ve ilişkin olmayı isteriz. Hayatta herkes kimi vakit reddedilmiş hissedeceği durumlar yaşayabilir.
Çocukken reddedilmiş hisseden şahıslar, yetişkin olarak reddedilmiş hissetmelerine niye olabilecek şeylere karşı çok hassas olurlar.
Bazı beşerler büyürken çok fazla reddedilme ya da istenmeme tecrübesi yaşayabilir. Bu olumsuz tecrübeler de kendilerini gereğince uygun olmadıklarına, bu yüzden sevilmeyeceklerine ya da kendilerinde doğuştan yanlış bir şeyler olduğuna inanmalarına sebep olur.
Psikologlara bakılırsa, geçmişinde epeyce reddedilme yaşayan biri, yetişkin hayatında birisinin ona kızdığını hissettiği anda, ‘aslına bakarsanız hiç sevilmedim’ diye düşünmeye başlayacaktır.
Bu his, insanların öbürleri tarafınca reddedildiğini, yargılandığını yahut dışlandığını hissettiklerinde ortaya çıkabilen toplumsal telaşın bir işareti de olabilir.
Bu olumsuz hisler bununla birlikte inançsız bağlanmaya da yol açabilir.
niçin yalnızca geçmişte yaşananlar değil andaki tetikleyici sebepler de olabilir. Sizi sevilmeme hissine sürükleyen her ne ise, bu sizi çok düşünmeye, toplumsal ortamlara girmedilk evvel güzelce tahlil etmeye, olan her şeyi yanlış yorumlamaya ve işin ucunda da asosyalliğe götürebilir.
Bu şahıslarda daima bir telaş hali olur. Sevilmeme ve istenmeme korkusu.
Çoğu vakit bu his yanlış olsa da, kimi vakit doğruluk hissesi da olabilir.
Bunu anlamak için kişinin toplumsal etrafına bakmak gerekir.
Bir kişinin yaşadığı hisler her ne kadar ona ilişkin olsa da, etrafı tarafınca ağırlaştırılabilir ya da tam aksisi hafifçeletilebilir.
Bir kişi şayet birden çok alakada daima olarak bu olumsuz hislere kapılıyorsa, bu biçimde muhtemelen bu hislerin etrafındakilerle pek ilgisi olmayabilir.
Ancak, olumsuz hisleri hisseden kişinin etrafındaki beşerler uzun müddettir aynıysa ve incitici biçimde konuşup davranan insanlarsa, bu biçimde tahminen de bu hissin kaynağı o olumsuz münasebet ya da arkadaşlık olabilir.
Bunu da en uygun siz çözümleyebilirsiniz. Sizin bu biçimde hissetmenize sebep olan tek bir kişi ise, o şahıstan uzaklaşmanız daha âlâ hissetmenizi sağlayabilir.
Belki de toksik bir alaka içerisinde olduğunuz için bu biçimde hissediyorsunuz. Makûs hissetmek de yeterli hissetmek kadar olağan, yaşadığımız tüm hisler kadar olağan. Fakat yok yere kendimizi kıymetsiz hissetmemize sebep olan hadiselerden uzaklaşmazsak, bu uzun vadede daha büyük ruhsal problemlere, büsbütün izole yalnız bir ömür sürmeye yol açabilir.
Okumaya devam et...
Kaynak: https://www.vice.com/en/article/3ad9m…
Birinin -hatta her insanın- size kızgın olduğu hissine kapıldığınız oluyor mu vakit zaman? Bu his ortaya çıktığında ne yazık ki devamı da geliyor… Sırada kimsenin sizi sevmediği hissi var. Hatta bu başınızda daima yinelayan bir cümleye dönüşebilir: “niçin herkes benden nefret ediyor?”
normal olarak herkes için fazlaca sevilen ve vazgeçilmez bir insan olmayabilirsiniz. Lakin inanın her insanın sizden nefret ediyor olma mümkünlüğü da pek düşük.
Bu stil hislere kapılmanızın bir niçini var ve tahminen bu size bir şey öğretecek. Hatta arkadaşlık ve aile ilgilerinize dair kimi ipuçları verecek.
Klinik psikolog Kirren Schnack’e nazaran, kişiyi her insanın kendisinden nefret ettiğini düşünmeye iten birtakım faktörler var.
Kim bilir tahminen bir dostunuz iletilerinize geç karşılık veriyor ya da hiç karşılık vermiyor. Tahminen arkadaşlarınız, düzenlediğiniz bir daveti reddetti ya da buluşmaya sizi çağırmadılar.
Bu durumda birtakım beşerler, arkadaşlarının meşgul olduğunu ya da kendisini çağırmamalarının kesin mantıklı bir niçini olduğunu düşünürken, kimileri da o arkadaşın ya da arkadaş kümesinin kendisine kızgın olduğunu, hatta nefret ettiklerini düşünür.
Bazı beşerler netlik sever. Belirsizliğe tahammülü olmayan ve net bir bilgiye sahip olmayı seven insanlarda bu biçim hisler ortaya çıkabilir. Bu sayede en azından kendilerince net bir bilgiye ulaşmış olurlar: “Kimse beni sevmiyor!”
Bu aslında hepimizin yaşayabileceği bir niyet stili.
Klinik psikolog ve telaş koçu Diante Fuchs, bu duyguyu her insanın yaşayabileceğini, bunun insanların büyürken yaşadıkları tecrübelere bağlı olduğunu söylüyor.
bir fazlaca insan çocukluğunda şu ya da bu türlü bir reddedilme duygusu yaşar. Bilhassa sonlu anne babalarla büyüyenler, daima taşınmak zorunda olduğu için bir yere ilişkin hissedemeyenler yahut düşmanca ortamlarda büyüyen insanlarda bu kabul edilmeme korkusu bakidir.
Hepimiz kabul edilmeyi ve ilişkin olmayı isteriz. Hayatta herkes kimi vakit reddedilmiş hissedeceği durumlar yaşayabilir.
Çocukken reddedilmiş hisseden şahıslar, yetişkin olarak reddedilmiş hissetmelerine niye olabilecek şeylere karşı çok hassas olurlar.
Bazı beşerler büyürken çok fazla reddedilme ya da istenmeme tecrübesi yaşayabilir. Bu olumsuz tecrübeler de kendilerini gereğince uygun olmadıklarına, bu yüzden sevilmeyeceklerine ya da kendilerinde doğuştan yanlış bir şeyler olduğuna inanmalarına sebep olur.
Psikologlara bakılırsa, geçmişinde epeyce reddedilme yaşayan biri, yetişkin hayatında birisinin ona kızdığını hissettiği anda, ‘aslına bakarsanız hiç sevilmedim’ diye düşünmeye başlayacaktır.
Bu his, insanların öbürleri tarafınca reddedildiğini, yargılandığını yahut dışlandığını hissettiklerinde ortaya çıkabilen toplumsal telaşın bir işareti de olabilir.
Bu olumsuz hisler bununla birlikte inançsız bağlanmaya da yol açabilir.
niçin yalnızca geçmişte yaşananlar değil andaki tetikleyici sebepler de olabilir. Sizi sevilmeme hissine sürükleyen her ne ise, bu sizi çok düşünmeye, toplumsal ortamlara girmedilk evvel güzelce tahlil etmeye, olan her şeyi yanlış yorumlamaya ve işin ucunda da asosyalliğe götürebilir.
Bu şahıslarda daima bir telaş hali olur. Sevilmeme ve istenmeme korkusu.
Çoğu vakit bu his yanlış olsa da, kimi vakit doğruluk hissesi da olabilir.
Bunu anlamak için kişinin toplumsal etrafına bakmak gerekir.
Bir kişinin yaşadığı hisler her ne kadar ona ilişkin olsa da, etrafı tarafınca ağırlaştırılabilir ya da tam aksisi hafifçeletilebilir.
Bir kişi şayet birden çok alakada daima olarak bu olumsuz hislere kapılıyorsa, bu biçimde muhtemelen bu hislerin etrafındakilerle pek ilgisi olmayabilir.
Ancak, olumsuz hisleri hisseden kişinin etrafındaki beşerler uzun müddettir aynıysa ve incitici biçimde konuşup davranan insanlarsa, bu biçimde tahminen de bu hissin kaynağı o olumsuz münasebet ya da arkadaşlık olabilir.
Bunu da en uygun siz çözümleyebilirsiniz. Sizin bu biçimde hissetmenize sebep olan tek bir kişi ise, o şahıstan uzaklaşmanız daha âlâ hissetmenizi sağlayabilir.
Belki de toksik bir alaka içerisinde olduğunuz için bu biçimde hissediyorsunuz. Makûs hissetmek de yeterli hissetmek kadar olağan, yaşadığımız tüm hisler kadar olağan. Fakat yok yere kendimizi kıymetsiz hissetmemize sebep olan hadiselerden uzaklaşmazsak, bu uzun vadede daha büyük ruhsal problemlere, büsbütün izole yalnız bir ömür sürmeye yol açabilir.
Okumaya devam et...