Sitemizin hiçbir kişi, kurum yada kuruluş ile bağlantısı bulunmamaktadır. Bağımsız olarak sosyal etkileşim kurabileceğiniz yurtdışı kültür etkinliklerini tartıştığımız forum sitesidir.

Toplam kaç tane dünya klasiği var ?

Sinan

New member
Dünya Klasikleri: Sayıdan Daha Fazlası

Dünya edebiyatı, her biri kendine özgü bir dilde ve kültürde hayat bulan, insanlık tarihinin derinliklerine dokunan bir mirası taşır. Dünya klasiklerini konuşurken, aklımıza hemen Shakespeare, Tolstoy, Dostoyevski, Jane Austen gibi dev isimler gelir. Ancak klasiklerin sayısını belirlemek oldukça karmaşık bir konu. Kimilerine göre bu sayılar, belirli bir dönemi ve literatürü kapsarken, kimilerine göre ise zamanla gelişen ve evrilen bir kavramdır. Klasiklerin sayısı ne kadar? Bunu neye göre belirliyoruz? Bu soruları tartışırken, edebiyatın evrenselliğini ve her kültürün bu kavramı nasıl farklı şekillerde yorumladığını göz önünde bulundurmalıyız.

Klasik Kavramının Tanımı ve Evrimi

Klasik terimi, zamanla evrimleşmiş ve farklı kültürlerde farklı anlamlar kazanmış bir kavramdır. Batı edebiyatında "klasik" denildiğinde genellikle antik Yunan ve Roma edebiyatına atıfta bulunulur. Ancak zamanla, klasik terimi, "zamansız değerler taşıyan" eserler anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Peki, bu eserler nasıl seçilir? En temel kriterlerden biri, eserin kültürel etkisi ve zamanın ötesine geçme kapasitesidir. Ancak bu, yalnızca Batı edebiyatı üzerinden değerlendirildiğinde, pek çok kültürün göz ardı edilmesine yol açabilir.

Dünya Klasikleri: Bir Sayı Mı, Bir Kavram Mı?

Dünya klasiklerinin sayısını net bir şekilde belirlemek, birçok açıdan zordur. Farklı eleştirmenler ve edebiyat tarihçileri, farklı dönemleri, kültürleri ve coğrafyaları göz önünde bulundurarak klasik eserleri sıralamışlardır. Ancak bu sıralamalar subjektif ve dönemin kültürel bağlamına göre değişir. Örneğin, Amerikan edebiyatındaki "klasik" tanımı, İngiliz edebiyatındaki tanımından farklıdır. Edebiyatın gelişen dinamikleri, toplumsal değişimler ve bireysel bakış açıları bu tanımın sürekli değişmesine neden olmaktadır.

Birçok klasik, sadece edebi anlamda değil, toplumsal ve felsefi açıdan da önemli dönüşümler yaratmıştır. Örneğin, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı, hem Rus toplumunun yapısını derinlemesine inceler hem de insanlık durumuna dair evrensel bir bakış açısı sunar. Aynı şekilde, Flaubert'in Madame Bovary’si, bireyin içsel çatışmalarını ve toplumsal baskıları anlamada bir dönüm noktasıdır. Ancak bir eserin bu kadar önemli sayılması, sadece yayımlandığı dönemdeki etkisiyle değil, zamanla da kültürel bellekteki yerini sağlamlaştırmasıyla mümkündür.

Çeşitlilik ve Eleştirel Bakış Açısı

Dünya klasiklerinin sayısının belirlenmesinde karşılaşılan bir diğer zorluk, edebiyatın evrensel doğasıdır. Batı merkezli bakış açısı dışında kalan kültürlerin ve toplumların edebiyatını göz ardı etmek, dünya edebiyatının zenginliğini tam anlamıyla yansıtmaz. Mesela, Afrika edebiyatı ya da Latin Amerika edebiyatı, farklı bakış açıları ve toplumsal gerçekliklerle şekillenmiş çok sayıda eseri içerir. Chinua Achebe'nin Things Fall Apart adlı eseri, Afrika'nın kolonyal dönemde yaşadığı trajediyi farklı bir bakış açısıyla sunarken, Gabriel García Márquez’in Yüzyıllık Yalnızlıkı Latin Amerika'nın sosyal ve kültürel yapısını masalsı bir üslupla anlatır.

Kadın yazarların klasikler arasındaki yeri ise genellikle göz ardı edilmiştir. Oysa, Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway’ı ya da Emily Dickinson’ın şiirleri, edebiyat dünyasında önemli bir yer tutar. Bu eserler, toplumun ve bireyin içsel dünyasına dair empatik ve derinlikli bir bakış sunar. Dolayısıyla, klasiklerin sayısı ve niteliği, yalnızca erkeklerin kaleme aldığı eserlerle sınırlı kalmamalıdır. Her iki cinsiyetin de edebiyat dünyasında kalıcı etkiler bıraktığı bir gerçektir.

Klasiklerin Evrensel ve Zamansız Olma Durumu

Klasiklerin evrenselliği, onları yalnızca bir dönemin değil, tüm insanlığın ortak mirası kılmaktadır. Ancak bu evrensellik, kültürler arası farklılıkları göz önünde bulundurduğumuzda sorgulanabilir. Birçok klasik, belirli bir zaman dilimine ve toplumsal yapıya dayanırken, başka bir kültürde aynı anlamı taşımayabilir. Örneğin, Batı kültüründeki ahlaki ve toplumsal normlar, başka bir toplumda farklı şekilde algılanabilir. Bununla birlikte, klasiklerin zamansızlık iddiaları, bazı eserlerin modern okur için anlamını kaybetmesine yol açabilir. Ancak bu, eserin değersiz olduğu anlamına gelmez. Aksine, bu tür eserler, zamanın ve kültürün evrimiyle birlikte, farklı bakış açılarına sahip yeni okurlar yaratır.

Sonuç: Klasikler Ne Anlama Geliyor?

Dünya klasiklerinin sayısını net bir şekilde belirlemek, bir yazarın ya da eleştirmenin kişisel bakış açısına, kültürel birikime ve tarihi anlayışa bağlıdır. Klasikler yalnızca sayısal olarak değil, kültürel, toplumsal ve felsefi açıdan da derin anlamlar taşır. Bu eserlerin sayısının sınırsız olması, onları farklı açılardan sürekli tartışmamıza ve anlamaya teşvik eder. Klasikler, tek bir dönemin ya da kültürün ürünü değil, tüm insanlığın ortak bir mirasıdır. Edebiyatın bu çeşitliliği ve derinliği, onu daha değerli kılar. O zaman, bu eserler, sadece sayılarla tanımlanabilir mi? Klasikler her zaman yenilenmeye, tartışılmaya ve daha derinlemesine anlaşılmaya devam edecektir.

Edebiyatın evrensel boyutunu düşündüğümüzde, klasiklere dair her bakış açısının değerli olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak bunun yanında, klasiklerin zamanla değişebilen ve her dönemin içinden farklı bakış açılarıyla okunan eserler olduğunu unutmamalıyız. O zaman, klasiklerin sayısı ve anlamı, aslında sadece bize ne kattıklarıyla ölçülmelidir.
 
Üst